UFAK BİR ÖNSÖZ
ELBET BİR GÜN HEPİMİZ BU FANİ DÜNYADAN GÖÇÜP GİDECEĞİZ EBEDİ HAYATIN HÜKÜM SÜRECEĞİ, KANUNU VE KURALLARI SADECE CENAB-I ALLAH'IN KOYDUĞU SONSUZLUKLAR ÜLKESİNE AMA YAPTIĞIMIZ AMELLER SONUCU TAYİN EDECEK O' NUN İZNİ İLE İYİ İŞ İYİ AMEL VE SONUÇ AND CENNETLERİ, KÖTÜ İŞ KÖTÜ AMEL SONUCU YAZMAK DAHİ İSTEMİYORUM.
BELKİ ÇOĞUNUZDAN YAŞÇA BÜYÜK OLABİLİRİM AMA SİZE KENDİNİZİN İYİLİĞİ İÇİN YALVARMAK İSTİYORUM ÜÇ GÜNLÜK DÜNYA HAYATININ YALANCI ZEVKLERİ İÇİN GERÇEK HAYATINIZI ZİNDAN ETMEYİNİZ. DOĞRUYU VE GERÇEĞİ ARAYIP BULUNUZ. BUNUN İÇİN YÖNÜNÜZÜ YALNIZ VE YALNIZ ALLAH (C.C.) ÇEVİRİP YÜCE KİTAB'I KURAN-I KERİM'İN İZİNDEN PEYGAMBERİMİZ HZ.MUHAMMED MUSTAFA (S.A.V.) EFENDİMİZİN YOLUNDAN AYRILMAYINIZ.
YÜCELER YÜCESİ RABBİM HEPİMİZİN YAR VE YARDIMCISI OLSUN.
İNŞALLAH BU
SAYFA SİZLERE YÜCE ALLAH' TAN UMDUKLARINIZI GETİRİR, UMUTLARINIZI YEŞERTİR.
SAYFADA BELKİ BİR KAÇ SATIR DIŞINDA HİÇBİR YERDEN ALINTI YOKTUR. DAHA ÖNCELERİ SADECE OKURKEN BİR ANDA GELEN YAZMA İSTEĞİ İLE KELİMELER DÖKÜLMEYE BAŞLAMIŞTI. YAZDIKLARIMIN HER HAKKI YÜCE ALLAH' A AİT OLUP BU FAKİR KULUNA BAHŞETTİĞİNİ İSTEYEN İSTEDİĞİ ŞEKİLDE KULLANABİLİR İSTER ASLINA SADIK KALINSIN, İSTER KALINMASIN, İSTENİRSE DE ADRES BİLDİRİLSİN, BİLDİRİLMESİN ÇÜNKÜ NASIL OLSA RABBİM BU SAYFAYI YAPMA NEDENİMİ ZATEN BİLİYOR.
YAZDIKLARIM YÜCE RABB' İMİN İZNİ İLE DEVAM EDECEKTİR. İNŞALLAH OKUYUCU KİTLESİ BULUR İZİN RABBİMİZDEN YAZMASI BENDEN, OKUMASI SİZLERDEN
ALLAH'IM
ALAK 1-3 YARATAN RABBİN ADIYLA OKU. O, İNSANI BİR "ALAK'TAN YARATTI. OKU, RABBİN EN BÜYÜK KEREM SAHİBİDİR.
Bir alaktan yaratmışsın beni,her zerremi özenle ve bilerek işlemişsin, damarlar,sinirler,kaslar daha niceler. Bunlardan hepimizde milyonlarca akıl almaz yarattığın organlarımızın biri olan sadece kalbi düşünüyorum ne muazzam yaratmışsın RABBİM.Zaten yarattığın her zerreyi dahi anlatmaya ne gücümüz yeter ne de ömrümüz, anladığım ve elimin yetim beynimin aldığı kadarı ile kanı pompalamakla görevli olan bu organımızın ( kan, işte bir sıvı ama ne sıvı hangi ölümlü böyle bir maddeyi ortaya koyar yüzyılımızda dahi hala kanın yapısallığı üzerine tartışmalar yapılıyor belki de) sayısal değerleri : Günde yaklaşık 100 bin, yılda 40 milyon, tüm hayatımız boyunca 2,5 trilyon kez, hiç durmadan yaklaşık 8 ton kanı vücudumuza pompalar. Haydi görelim mekanik yapılan kalp dahi kaç defa pompa görevi yapar. Görevi sadece bununla bitmez. Akciğerler,pankreas, böbrekler,damarlar, kaslarla olan birleşmişlikleri kalbimizin ne denli komplike bir sistem olduğunu çoğumuz anlayamayız. Sadece bir insan vücudundaki damarların uzunluğu dünyanın etrafını yaklaşık 3 kez saracak uzunlukta imiş bu dahi senin varlığının ne denli YÜCE olduğunu gösteriyor. |
Kendime bakıyorum ALLAH' ım bana sırf benim iyiliğim için ve sana hiç bir yarar sağlamayacak bedenimi dahi tanımaktan acizim. Bazen bakıyorum etrafıma seni arıyorum aslında senin bana şah damarımdan yakın olduğunu biliyorum çünkü bunu sen söylüyorsun ama insanım,insanız yine hislerimize kapılıp arayışa giriyoruz. RABBİM seni tanıdığımızı zannediyoruz veya öyle yazıyor, söylüyoruz. Bizler senin çok aciz kulların olarak senin bizlere yine sırf bizim menfaatimiz için yapmamız gereken emirlerinin en basitini dahi yapmaktan acizleniyoruz. Dünyevi uğraşılar içerisine o kadar dalmışız ki her yaptığımız iyiliğin karşılığını iyilik yaptığımız senin kulundan ister olmuşuz.Halbuki bizleri vesile eden sensin ALLAH' ım sen her şeyi bilen ve görensin o halde neden sen dururken kulundan istiyor onu zorluyoruz. Bilmiyormuyuz ki dönüş yalnız sanadır karşına geldiğimizde senin yüzüne nasıl ve ne yüzle bakarız. Ama sadece dünya işleri dünya , dünya, dünya. Bunları yazmamın sebebine gelince Kalbin diğer bir yönünü de bu vesile ile anlatmaya çalıştım. Bir Hadis-i Şerif de şöyle belirtiliyor.
"İnsanoğlunun içinde bir et parçası var ki, o et parçası düzelirse bütün bünye düzelir. O et parçası bozulursa bütün bünye bozulur. İşte o kalptir."
Yüce ALLAH' ım bizleri seni gerçek manada tanıyan, sana ibadet eden, senin yarattıklarına karşı hep hoşgörülü duyarlı, iyiliksever " Halka hizmet HAK'KA hizmettir." sözüne sadık kullarından eyle. Sana ibadetin sadece lafta kalmasını istemiyorum. İman ve ibadetin tam anlamları ile yapmamızı sağlamanı senden istiyoruz RABBİM. Sen bizleri acizlendirme iyi kullarından eyle, iyilerle karşılaştır. Bize verdiğin bedenle ruhumuzda hala seni göremiyor, görmekte tereddüt ediyorsak bunlardan bizleri sorgulama ALLAH' ım sırf aklımızın ermediğinden, bütün bunların, sırlarının sadece sende saklı olduğundan ve yalnızca salih kullarına bu anlama iznini verdiğini düşünüyorum.İnşallah bizleri de o salih kullarının arasına katarsın. Senin varlığını sadece dillerinde olanlardan değil kalbimde, ruhumda ve beynimde herşeyimle hissetmek istiyorum. Ne olur senin hoşlanacağın kullarından eyle bizleri.
|
Ömür dünya sahnesinde oynanan, başlangıç ve son arası bir oyun değil midir zaten. Üzüntü,sevinç, sevgi, saygı bunları zaman zaman bedenimizde bazen de ruhumuzda hissederiz ama ruhumuzdaki rahatsızlığı tarif edemeyiz bunu ancak sen bilir ve sen hüküm verirsin insanlara her türlü nimeti verdiğinde bunun karşılığı olarak istediklerinin yine bizlerin menfaatleri doğrultusunda olduğunu bizlere zaman zaman gönderdiğin Peygamberlerin ve Kitapların vasıtası ile anlatıyor yine zaman içerisinde türlü şekillerde işaretler gönderiyorsun. Bizler ise hala inanıyorum diyor ama yine bildiğimiz yoldan yürüyoruz. Gerekeni yapmıyoruz. İşte bizlere bahşettiğin o et parçasının nedenini ve işlevini dahi anlamaya kendimizi zorlamıyoruz. Bizlerin tüm hatalarına rağmen hala vermeye devam ediyor bizleri seviyorsun RABBİM. Bizler ise yüzümüz olmamasına rağmen verdiğin nimetlere layık kullarından eylemeni istiyor ve hep dua ediyoruz.
RABBİM seni görmek için dağlarına bakıyorum bu kez
NEBL 88.SEN DAĞLARI GÖRÜRSÜN DE,ONLARI YERİNDE DURUR SANIRSIN. OYSA ONLAR BULUTLARIN YÜRÜMESİ GİBİ YÜRÜMEKTEDİRLER.
(BU,) HER ŞEYİ SAPASAĞLAM YAPAN ALLAH'IN SANATIDIR. ŞÜPHESİZ Kİ O,YAPTIKLARINIZDAN TAMAMEN HABERDARDIR.
Gönderdiğin kitabında belirttiğin gibi baktığımızda sapasağlam duran dağları istersen hareket ettirir bir anda yok edersinBunu depremlerden, heyelanlardan kaya kopmalarından da görüyoruz, duyuyoruz bunları yapan güç Yüce ALLAH'ım SENDEN başka ne olabilir. Bir parça kaya parçasını dahi günümüz teknolojisi ile tonlarca ağırlığında ve bilmem kaç beygir gücünde makinalar kullanarak parçalayabildiğimiz veya yerinden oynatabildiğimizi düşünürsek SENİN gücü ortaya çıkar. Üzerlerinde bitirdiğin otlar, ağaçlar, hayvanlar onların rızklarını senden başka kim verebilir o şaheserleri senden başka kim şekillendirip meydana getirebilir. Bakıyorum bizce yaşanmanın mümkün olamayacağı, rızkın bulunamayacağı gibi görünen dağlarda, kayalarda, karlı zirvelerde bile yaşam devam ediyor canlılar yaşatıyorsun. Senden başka nasıl bir güç yaşatabilir. |
Bazı kıt akıllıların hala "doğa kanunu" deyip durdukları tabiat harikalarının da bir başlangıç noktası olduğunu hiç bir şeyin yoktan var edilemeyeceğini bunu yalnız ve yalnız senin başarabileceğini görmüyorlar mı ? İşte biz insanlar verdiğin aklı, beyin gücünü senin varlığını bizlere en ufak bir toz zerresinde dahi anlattığını görebilmeye yönlendirsek, senin bizler için hazırladığın, aklımızın alamayacağı güzelliklerdeki mükafatlarla donattığın cennetinde verdiğin yerleri hak etmek için koyduğun hükümlerin yapılmaması için hiç bir sebep olmazdı. Ama biz insanlar hala bir takım boş hayaller peşinde koşarak hem kendimizi aldatmaya, bir takım boş ve yanlış düşünceler peşinde koşmaya, yaşamın sadece bu dünyadan ibaret olduğunu kendimizi inandırmaya çalışmaktayız. Halbuki bu dünyanın bizler için sadece bir sınav yerinden ibaret ve soruların bazen zor bazen kolay olduğunu ama nasıl derslerini çalışan bir öğrenci tüm soruları rahatça çözebiliyorsa, bizlerde senin verdiğin emirler doğrultusunda bu hayatımızı idame ettirmeye çalışsak inanıyorum ki ALLAH'IM bizleri kapından asla boş çevirmezsin.
Yine dağlarına bakıyorum her şeyi eriten önünde hiç bir engelin duramayacağı lavlar fışkırtıyorsun nice gazlar yayıyorsun etrafa o ısıya ulaşabilmek için acaba kaç ton yakıta ihtiyaç var insan oğlu için kaç kişi çalışır o sıcaklıkta. Önüne gelen her şeyi yok ediyor kasıp kavuruyor. Bunun senin gücünü zaman zaman insanlara gösterdiğini unutulmaman gerektiğini kaç kişi hatırlıyor? Sonra her şeyin kül olduğu yerlere tekrar tekrar hayat veriyorsun ortaya insanın ekmediği tohumlardan, sulamadığı yerlerden bin bir güzellikler çıkartıyorsun.
Bu güzellikler ki dünyanın tüm ressamlarını, tüm renklerini getirsen o muhteşemliği yansıtamazlar. Yine hayvanlar tırmanıyor o yeşilin en güzelinde, kahverenginin en can alıcı tonunda rızklarını arıyor buluyorlar. Ne güzel dengelemişsin ALLAH'IM her şeyi. bizler yaptığımız en ufak bir şeyden dahi böbürlenip kendimize pay çıkartabiliyorken sen ki bizleri yaratmana, sonsuz nimetler vermene ve emirlerini yerine getirmemiz durumunda cennetinde vereceklerinin bu dünyada verdiklerinin yanında tahayyül edemeyeceğimiz kadar güzellikte olduğunu bildiriyorsun. Bakıyor ve görüyorum RABBİM yalçın kayalıklardaki yaşamı, mücadeleyi, her şey emrin üzerine belli sıralarda, belli güzelliklerde rüzgarın dahi güzel. Getirdiği tohumlar hayat veriyor kuşlar, böcekler, tohumlar taşıyor tabiatına dağlarına güzellikler vermek, güzellikleri insanlarına sunmak için ama bizler göremiyoruz bakıyor ama göremiyoruz |
Bizler tüm vaadlerine karşılık sana olan borçlarımızı yapmamakta veya bir takım bahanelerin arkasına sığınmaya çalışmakta direniyor ve bunda da ısrar ediyoruz. Kaldı ki iman-ibadet şartların ne kadar kolay ve yapıldıkça haz duyulan şeyler. Bir sadaka diyorsun hemen hemen herkes bunu maddi olarak görüyor ve param yok diyor halbuki bilseler ki insanlara zarar verecek yoldaki bir taşı, bir çalıyı, bir poşeti almak, cenazeyi takip etmek tanıdık tanımadık hasta ziyaretlerinde bulunmak, bunları yaparken sadece senin rızanı kazanmayı düşünmek de sadaka yerine geçiyor ve yapılmakla vaad ettiğin cennetinde yer bulmakta etken olacaktır. Ama maalesef bunları bile yapmaktan acizleniyoruz.. Ne olur RABBİM bizleri herkese yardım eden ve senin rızanı kazanan kullarından eyle. Görmeyen gözlerimizi, kararmış ruhumuzu aydınlat, dünyevi menfaatler peşinde değil senin rızanı kazanan kullarından eyle bizleri.
ARAF 54. ŞÜPHESİZ Kİ RABBİNİZ, GÖKLERİ VE YERİ ALTI GÜNDE YARATAN, SONRA ARŞ'A İSTİVA EDEN, GECEYİ DURMADAN KENDİSİNİ KOVALAYAN GÜNDÜZE BÜRÜNÜP ÖRTEN; GÜNEŞİ, AYI VE YILDIZLARI EMRİNE BOYUN EĞMİŞ DURUMDA YARATAN ALLAH'TIR. BİLESİNİZ Kİ, YARATMAK DA EMRETMEK DE O'NA MAHSUSTUR. ALEMLERİN RABBİ ALLAH NE YÜCEDİR.
Kuşlar, böcekler uçuyor, büyüklü, küçüklü ve yüzlercesi, binlercesi birden ama birbirlerine hiç çarpmadan kilometrelerce uzaklıklara giderken ve yollarını hiç şaşırmayıp kaybetmeden. İnsanlar diyorlar ki kuşların beyinlerinden dolayı değil iç güdüsel olarak bu hareketleri yapıyorlarmış? Nasıl bir iç güdü bu elde harita yok pusula yok onu vereninde sen olduğunu inşallah çok geç olmadan anlarlar. Bizlere iç güdünün yanı sıra o kadar çok şey vermişsin ki bizleri şımartmışsın belki de RABBİM ama şımarmayanlarda var bizleri de inşallah onlardan eylersinRABBİM Yüce Kitabında bildirdiğin gibi Güneş, Ay ve yıldızlar dahi seni görmeye yeter. Bundan çok değil 40-50 yıl önce televizyonu, cep telefonunu, bilgisayarı daha nice teknolojinin bu denli olabileceğini hayal bile edemezken, o zamanlar birileri çıkıp ta bunları anlatmış olsalardı akıllarından şüphe ederdik.Bilimin en yüksek seviyesinde bulunduğu günümüzde dahi senin yarattıklarını çözmek mümkün olamamaktadır. Bunların yeri ve zamanı geldikçe SENİN izninle olabileceğini düşünmemiz ona göre yönlenmemiz gerekir. |
Bulutlara bakıyorum sonsuzlukta dalgalanan, birbirlerinin ardı sıra.Renkleri bana SENİ anlatıyor SENİ gösteriyor. Yağmur olup yere düşerlerken bile bir düzen bir intizam içerisindeler. Bu düzeni sağlamaya SENDEN başka kimin gücü yeter. Geceyi gündüzü düşündüğümüzde işin içinden çıkılmaz hal alıyor bazılarımız geceyi karanlık, gündüzü aydınlık olarak biliyor gündüzleri çalışmak, bir takım uğraşılarla zaman öldürmek, geceyi ise uyumak, veya bazı duygularımızı tatmin için kullanmak üzere varolduğunu zannediyor ve öyle yönleniyoruz. Aslında bunlar SENİN BÜYÜKLÜĞÜNÜN yarattığın varlıklar için sonunda yine aynı konuya geliyorum bizlerin sınavları için yaratmış olduğun ortamlardır. SANA ibadet etmek SENİN rızanı kazanmak için fırsatların kullanılacağı ortamlardır kanısındayım. Bizlere yön ver, ortam hazırla ALLAH'IM lafta değil gerçek müminler olmamızı nasip eyle, eyle ki senin karşına yüzümüz ak olarak çıkalım.
YUNUS.22. SİZİ KARADA VE DENİZDE GEZDİREN O'DUR. HATTA SİZ GEMİLERDE BULUNDUĞUNUZ, O GEMİLERDE DE İÇİNDEKİLER TATLI BİR RÜZGARLA ALIP GÖTÜRDÜKLERİ VE (YOLCULAR ) BU YÜZDEN NEŞELENDİKLERİ ZAMAN, O GEMİYE ŞİDDETLİ BİR FIRTINA GELİP ÇATAR, HER YERDE ONLARA DALGALAR HÜCUM EDER VE ONLAR ÇEPEÇEVRE KUŞATILDIKLARINI ANLARLAR DA DİNİ YALNIZ ALLAH'A HALİS KILARAK " ANDOLSUN EĞER BİZİ BUNDAN KURTARIRSAN MUTLAKA ŞÜKREDENLERDEN OLACAĞIZ" DİYE ALLAH'A YALVARIRLAR.
Dalgalara bakıyorum kıyılara vurup tekrar geri gidişlerini izliyorum sanki bir yerlere tutunmak istercesine, bir şeye kavuşmayı her seferinde umut edercesine bıkmadan usanmadan ama her seferinde tekrar tutunamadan gerisin geri dönüşlerine bakıyorum ve sana şükür ediyorum. YA RABBİM bizleri sana tutunmaktan mahrum etmedin o güzellikleri senin bahşettiğin gözlerle görmemizi sağladın SENDEN dileğim gönül gözümüzü de açman, açık tutman ve bizleri vuslata erdirmen. Seni görmek için denizlerine bakarken bazen böyle coşku seline kapılıyor isteklerimi sıralayıveriyorum kendim, kendimiz tüm Ümmeti Muhammed (S.A.) için kabul edersin İnşallah. Denizlerinin rengine bakıyorum senin yarattığın senin varlığını ruhumuzun derinliklerinde hissettiren pırıl pırıl ışıltılarla birleşmiş dalgalarına bakıyorum. Onların altına verdiğin yaşamı düşünüyorum. |
Türlü hayvanlar, bitkiler ismini dahi bilmediğimiz çeşitlilikteki mahlukatlar. Bunları görmek dahi senin nice bir yüce varlık olduğunun ispatı değil midir? Tat veriyorsun denizin suyundan bizlere Yüce Kitap'ında belirttiğin gibi taze etler verdin gemilerin üzerinde gidebilmelerini sağladın. Bunlar senin iznin ile bizlere bahşettiklerin ama maalesef kıymetlerini dahi bilmiyor, bizlere emanet ettiğin denizlerini nefsimizin açlığından dolayı hor kullanıp emanetine ihanet ediyor, canlılarının nesillerini tüketmek için bütün bencilliğimizi kullanıyoruz. Bizleri affet ALLAH' ım.
NAHL 14. İÇİNDEN TAZE ET ( BALIK ) YEMENİZ VE TAKACAĞINIZ BİR SÜS ( EŞYASI ) ÇIKARMANIZ İÇİN DENİZİ EMRİNİZE VEREN O'DUR. GEMİLERİN DENİZDE ( SULARI ) YARA YARA GİTTİKLERİNİ DE GÖRÜYORSUN. ( BÜTÜN BUNLAR ) ONUN LÜTFUNU ARAMANIZ VE NİMETİNE ŞÜKRETMENİZ İÇİNDİR.
Mavinin en güzelini, yiyeceğinin en lezzetlisini veren sensin RABBİM bizlerden istediğin yine bizim iyiliğimiz için yalnızca senin rızanı kazanmak. Bunu dahi yapmaktan kaçınıyoruz ama sen yine de bizleri hiç bir şeyinden mahrum bırakmıyor bizlerden esirgemiyor her seferinde daha fazlasını veriyorsun SANA ŞÜKÜRLER OLSUN ALLAH'IM. Seni her an görmekten, seni her zaman içimizde hissetmekten, bizleri alıkoyma, dünyevi işlerden, kötülüklerden, senin sevmediğin, yapmamızı yasakladığın şeylerden sana sığınıyoruz.
|
YERYÜZÜNE BAKIYORUM
GÖZLERİMİN GÖREBİLDİĞİ AKLIMIN ALABİLDİĞİNCE TOPRAĞA BAKIYORUM SENİ GÖRÜYORUM, BİNALARDA YOLLARDA CADDELERDE MERALARDA, SAÇAKLARDAN SARKAN BUZLARDA, YOLDAN GEÇEN ARABALARDA.....
A'RAF.10. DOĞRUSU BİZ SİZİ YERYÜZÜNE YERLEŞTİRDİK VE ORADA SİZE GEÇİM VASITALARI VERDİK. NE KADAR DA AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ.
Yeryüzüne bakıyorum gözlerimin gördüğünce bizlere verdiğin nimetlerde seni arıyor ve görüyorum. Çeşit çesit meyveler, sebzeler yiyecekler,giyecekler, eşyalar binalar hayvanlar insanlar birbirlerine benzemeyen sayısız canlılar, cansızlar bunlar hep senin eserin. İnsanlara akıl vermişsin dünyanın tüm nimetlerini sunmuşsun acaba kaçımız bunları hak ediyoruz ve etmek için neler yapıyoruz veya hak etmeye çalışıyoruz? RABBİM bakıyorum etrafıma herkes bir takım şeyler yapıyorlar kendi çaplarında ama sonuçta çabaların çoğunluğu bu dünya için söylenilenlerin çoğunluğu dilde hala kalbe ulaşamıyor
|
Toprağında karıncalarına bakıyorum çabalarına "çalışmak ibadettir" sözünü hatırlıyorum, durmadan ibadet ediyorlar yorulmadan, isyan etmeden, yardımlaşarak birbirlerini kırmadan belli düzen içerisinde. " SANA ibadetlerini görüyorum" Ne güzel ibret almamız gereken bir tablo sana ibadetlerini durmadan çalışarak yapıyorlar sevgi ve hoşgörü ile "Birbirlerine sevgiyi görüyorum". Bakıyorum karşılıklı geldiklerinde koklaşıp birbirlerini yol veriyorlar."Saygıyı görüyorum." Sonra düşünüyorum bizler ne yapıyoruz birbirimize ALLAH'IM biz insanlara her şeyin en güzelini vermişsin tüm canlı cansız her şeyi de hizmetimize biz ne yapıyoruz SANA verdiğin bir nimet karşısında dahi gerçekleri söylemek gerekirse günlerce şükretmemiz gerekirken aklımıza bile gelmediği günler oluyor.Affet bizleri RABBİM.
A'RAF.74. DÜŞÜNÜN Kİ, (ALLAH) ÂD KAVMİNDEN SONRA YERLERİNE SİZİ GETİRDİ. VE YERYÜZÜNDE SİZİ YERLEŞTİRDİ: ONUN DÜZLÜKLERİNDE SARAYLAR YAPIYORSUNUZ, DAĞLARINDA EVLER YONTUYORSUNUZ. ARTIK ALLAH'IN NİMETLERİNİ HATIRLAYIN DA YERYÜZÜNDE FESATÇILAR OLARAK KARIŞIKLIK ÇIKARMAYIN.
HADİD. 25“... VE KENDİSİNDE
ÇETİN BİR SERTLİK VE İNSANLAR İÇİN
(ÇEŞİTLİ) YARARLAR BULUNAN DEMİRİ DE İNDİRDİK...„
Yükselen binalarına bakıyorum kat kat gökyüzünü deliyorlar SENİN iznin olmasa, Ayetinde bildirdiğin üzere demiri indirmemiş olsa idin acaba bu duruma nasıl gelebilirlerdi. Uçaklar uçabilir, gemiler yüzebilir, arabalar hareket edebilir miydi? Bizler hala neyin peşindeyiz SEN her yerde görünüyorsun. Nehirlerine bakıyorum istediğinde yağmur yağdırmayıp kurutabildiğin istediğinde akıttığın, göller yapıp bizlerin istifadesine sunduğun, sayısız canlılarını yaşattığın sonra etrafını türlü güzelliklerle bezediğin, yeşerttiğin. ALLAH'IM ne olur bizleri tüm günahlarımıza rağmen yine de bağışla bu güzelliklerinden mahrum etme,cennetinde de bizlere yer ver. Vuslat ihsan eyle SENDEN sadece CEMALİNİ görmek istiyorum isteyen tüm kullarına ve ben fakir kuluna da nasip eyle. Bütün güzellikleri SENİN CEMALİNDE yaşamak istiyorum. SEN isteklerimizi geri çevirmezsin biliyorum. Kabul eyle YÜCE RABBİM. AMİN. |
TÂ-HÂ .53. O, YERİ SİZE BEŞİK YAPAN VE ONDA SİZE YOLLAR AÇAN, GÖKTEN DE SU İNDİRENDİR. ONUNLA BİZ ÇEŞİTLİ BİTKİLERDEN ÇİFTLER ÇIKARDIK.
MÜMİN.64. YERİ SİZİN İÇİN YERLEŞİM ALANI, GÖĞÜ DE BİR BİNA KILAN, SİZE ŞEKİL VERİP DE ŞEKLİNİZİ GÜZEL YAPAN VE SİZİ TEMİZ BESİNLERLE RIZIKLANDIRAN ALLAH'TIR. İŞTE ALLAH, SİZİN RABBİNİZDİR. ALEMLERİN RABBİ ALLAH, YÜCELERDEN YÜCEDİR.
Bütün her yerde SENİ arıyor, buluyor ve görüyorum. SEN istediğin için SENİ görüyorum, tüm güzellikler yer, gök bildiklerimiz, bilmediklerimiz hep senin eserin hala bunu anlamayanlar var RABBİM ne olur onlara da hidayet eyle. "VUKUF-U KALP" SENİN HER YERDE HAZIR VE NAZIR olduğunu bilmek buna göre kendimizi asıl dünyamıza hazırlamak gerektiğini bizlere unutturma RABBİM. |
Tüm evrende her saniye, her dakika, her saat ve her gün 24 saat hiç durmadan okunan ve biz kullarına yönlendirici olarak gönderdiğin Kur' anı Kerim' inin okunuşunu duyuyorum. Düşünüyorum dünyanın her noktasına yayılmış tüm müslümanlar doğuda, batıda, kuzeyde, güneyde namaza çağırılıyoruz her namazında Kitap' ın okunuyor. Sayılamayacak kadar çoktuk ta ve sırf senin rızanı kazanmak için okunuyor. Birbirlerine binlerce kilometre uzaklıkta olanlar, birbirlerinden haberdar bile olmayanlar, belki de sadece yaşadığı küçücük çevrelerinden hiç dışarıya dahi çıkmamış kişiler bile SENİ anıyor ve yad ediyorlar. Bu nasıl bir düzen nasıl bir yaratma gücü içinden çıkılması düşünmekle mümkün değil . |
Mâide 58 Siz namaza çağırdığınız zaman onlar o çağrıyı eğlence ve alay konusu yapıyorlardı .
Cum'â 9 Ey müminler, cuma günü namaz için çağrıldığınız zaman hemen Allah'ın zikrine koşun " .
İşitiyorum Ezan-ı Muhammmediye' yi tüm bedenimde biliyorum ki okunması dinmiyor aralıksız ve herkes çağrına koşuyor seni anmak, yad etmek vuslata ermek için tüm evrende. Sevginin saygının birlikteliğin tek vücutta toplanması, aynı hareket aynı huşu aynı gaye uğruna SENİN evlerinde toplanmak için diller, renkler farklı olsa bile inanç aynı SANA inanç ALLAH' ım. Bu gayede toplanmak için yine hiç dinmiyor bir saniye bile. Evrende susmayan seni devamlı hatırlatan bu hareketlilik varken seni inkar etmek mümkün mü? İnanmayanlar veya inanmayı kendilerine yediremeyen, aklı kıt olan, kendi kişiliklerini bulamamış gösterdiğin yolun, yapılması gerekenlerin kendilerine zor geldiğini, yaşamın sadece bu dünyada olduğunu sadece kendi için yaşaması gerektiğini küçük beyinleri ile ancak idrak ediyorlar. Aslında güzel olan senin emirlerine uymak, dinmeyen Ezan'ı Muhammed' iyeye uyarak kılınan namazlarda yine hiç susmayan Kuran'ı Kerim'ini dinlemenin,okumanın hazzına bir varabilseler lakin varamazlar SENİN emrin olmayınca. |
CANIM YANIYOR, RUHUM ACIYOR, BOĞULUYORUM.
|
Saygılı olalım diyor ama en ufak bir dokunmakta saygıyı kendisi unutuyor, Kul hakkı diyor aman ha sakının kul hakkından diyor. Bakıyorsun radyosu, tv.si sonuna kadar açılmış komşu da hasta varmış, yeni işten gelmiş, bebek uyuyormuş, cenaze varmış umurunda mı? Trafik sıkışmış fark etmez karşıdan gelenlerin yolu boş oraya geçer araba gelirse hemen sağdan gidenlerin arasına gireriz, maaş, elektrik, su v.s. kuyrukları beni bağlamaz geçerim çaktırmadan öne yada tanıdık var o halleder. Bunların hiçbiri onlara göre kul hakkı değil. Her şeye bir kılıf uyduruluyor. Arkadaş bunlar bal gibi kul hakkı. Yoldan geçen kişinin elbisesine, yürüyüşüne, tipine bulduğun bahane de kul hakkı çünkü sen ona "Arkadaş ben senin hakkında böyle düşündüm hakkını helal et" diyemeyeceksin geldi ve gitti. Nefsimizi terbiye edemediğimizden hakkını bırakarak gitti ve de gitti gider ta ki o hesap gününe kadar. Orada yalvarmanın sızlanmanın yararı olmayacak ve defter açılacak, alınan sınav notları bir bir okunacak. |
Hacca gidenleriniz bilirler ( ALLAH' ım İnşallah gidemeyenlere de nasip eder.) Herkes orada YÜCE RABBİMİZİN bizlere farz kıldığı görevimizi yerine getirmek ve emirlerini en iyi şekilde yapmaya çalışmak üzere birbirleri ile yarış haline girerler. Ama acaba kaç kişi hacı olarak döner memleketlerine çünkü hacca gitmek farklı hacı olmak farklı olaylar. Bir Safa ile Merve arasında say yapılırken Hacer Validemiz'in hissettiklerini hissediliyor mu? Atılan taşların Şeytan için mi yoksa kendi nefisleri için mi attıklarını biliyorlar mı? Erkeklerin her zaman kadınlara öncelik tanımaları, her kesin birbirlerine yardım etmeleri gerektiğini biliyorlar mı? Birbirilerini ezecek derecede itişmeler, yer kapmalar, kalp kırmalar oluyor mu? Eğer sadece kendi görevimizi yapmak adına bunlardan kendimizi soyutluyor, başkalarına yardım etmiyor, önce ben diyor isek vay halimize, vay insanlığımıza, vay o Mübarek yerlere gidiş sebebimizi bizlere unutturan nefsimize o zaman gidişimizin amacına ulaşıp ulaşmadığını CENAB-I ALLAH bilir. |
CANIM YANIYOR, RUHUM ACIYOR, BOĞULUYORUM.
Arkadaşlar öncelikle varoluş nedenimizi çok iyi araştırmamız ve hayatımıza buna göre yön vermemiz lazım. YÜCE ALLAH bunu Zariyat suresi 56. Ayet-i Kerime'sinde şöyle açıklıyor.
"BEN CİNLERİ VE İNSANLARI, ANCAK BANA İBADET ETSİNLER DİYE YARATTIM."
Yaşantımız boyunca
vecibelerini yerine getirebilmek için farzların dışında kesinlikle yapmamız
gerekenleri yapmayıp, görmemiz gerekenleri görmemezlikten gelip, işitmemiz
gerekenleri işitmeyip sonra senden beklenti içerisine giriyoruz. İşte bütün
bunlardan ve yaşayıpta aklıma gelmeyen nicelerde dolayı şimdi bu Ayet-i Kerime'de
ibadetin nasıl olması gerektiği konusuna biraz değinelim. Hemen hemen hepimizin
bildiği gibi İbadet imanın ve islamın şartlarından müteşekkildir. Esas olan
bunları yapmanın dışında Takva Ehli olabilmenin de şartlarına taşımamız ve
hayatımızı ona onlara göre yönlendirmemiz gerekir. Takvada 10 Temel
İbadet ismiyle açıklamaya çalışılanlar hepimizin yapması gereken ve
yapabileceğimiz hiçte zor olmayan sonuçta bizler için hayırlı olabilecek
ibadetler. Bu duruma göre Takva ehli ne demektir?
Kısaca ve öz olarak Yüce ALLAH' ın rızasını kazanmak için onun yasaklarına uymak, onun men ettiği şeylerden uzak durup sakınmak, başkalarına yardım etmekte birbirimizle yarış haline girerek birlik, beraberlik, ve huzur ortamı sağlamak diye tanımlayabiliriz. Zaten herkes kendini cezalandıracak hal ve hareketlerden sakınması gerektiği bilinci ile hareket etmekle hem kendi ahiretini, hem anne-babasının ve ailesininde hesap gününde bağışlanmasını sağlayabilecek duruma gelmiş olmaz mı?
Takvada 10 Temel İbadet nedir? Kısaca anladıklarımızı,bildiklerimizi Allah'ın izni ile elimizin yetip, kıt aklımızın erdiğince açıklamaya çalışalım.Din alimlerimizin birleştikleri konu Ahiret hayatımızı kazanmamızın temel ilkesi nefsi terbiyeden geçer. Nefsi terbiye ise TAKVA EHLİ olabilmektir.
Namaz | Oruç | Zekât | İlim |
Sabır | Muhsin Olma | Ahde Vefa | İnfak ve Sevgi |
Adalet ve Dürüstlük | Af Edici ve Dileyici Olma |
ZARİYAT.15-16- ŞÜPHESİZ Kİ TAKVA SAHİPLERİ RABLERİNİN KENDİLERİNE VERDİĞİ SEVABI ALMIŞ OLARAK CENNET BAHÇELERİNDE VE PINAR BAŞLARINDA BULUNACAKLARDIR. ÇÜNKÜ ONLAR BUNDAN ÖNCE İYİLİK YAPIYORLARDI.
BAKARA 215. SANA (ALLAH YOLUNDA) NE HARCAYACAKLARINI SORUYORLAR.
DE Kİ: MALDAN HARCADIĞINIZ ŞEY, EBEVEYN, YAKINLAR, YETİMLER, FAKİRLER VE
YOLCULAR İÇİN OLMALIDIR.
ŞÜPHESİZ ALLAH YAPACAĞINIZ HER HAYRI BİLİR.
Kısaca ve öz olarak İnfak: Sevdiğimiz şeylerden ihtiyaç sahiplerine verebilmektir, sahip olduklarımızdan ihtiyaç sahipleri için pay ayırarak vermedir. Bu verme, insanlığa hatta tüm canlıların yararına yöneliktir. Zengin, yoksul ayrımı yapmadan bütün iman edenler için konulmuş eğitici ve erdirici en mükemmel ibadetlerdendir. İnfak; Allah'a olan sevginin, güvenin ve teslimiyetin bir ifadesidir. Paradan, maldan yapıldığı gibi güzel söz söylemek güler yüz göstermek de bir infaktır. Ayrıca dertli bir insanı teselli etmek, güçsüz yaşlı birine yardım etmek, hasta ziyaretleri ile moral vermekte bir infak şeklidir. Zekât, sadaka ve fitre miktarı tayin edilmiş sınırlı bir yardımdır. Oysa infak, sahip olunanlardan gönlün dilediği kadar ayırdığı sınırsız bir vermedir. Bütün yapılan iyiliklerin ALLAH katında değerlendirileceğini bilmek yapılanların değerini kat kat artırmaktadır.
|
Hemen hemen her gün yaşlı kimseler görürüz hepimiz, ayakları vücutlarını yıllardır taşımaktan sanki isyan eder hale gelmişler gibi ağır ağır yürürler, belleri bükülmüş elleri titreyerek artık bedenlerini taşıyamaz halde. Düşünürüz ALLAH' ım günün birinde bizde böyle olacağız diye ama kaçımız onların gençlik hikayelerini, askerlik anılarını, dertlerini dinlemek için gayret sarf ederiz,.hepimizin bunlara ayıracak zamanı vardır muhakkak. Birbirimize güler yüzlü, tatlı dilli olalım, selamlaşalım, saygılı davranalım ve sevgili olalım birbirimize düşkünlerimize az çok yardım edelim çevremizde muhakkak bizden daha ihtiyaç sahibi bulmak mümkündür. Araştıralım ama maddi veya manevi verilenlerden sonraki gülen gözleri görmekten alınan hazı tatmak anlatılmaz bir duygu olmalı. Yaptığımızda İNFAK olayını doyasıya yaşayacağınızdan emin olun.
BAKARA 272. (YA MUHAMMED!) ONLARI DOĞRU YOLA İLETMEK SANA AİT
DEĞİLDİR.
LÂKİN ALLAH DİLEDİĞİNİ DOĞRU YOLA İLETİR.
HAYIR OLARAK HARCADIKLARINIZ KENDİ İYİLİĞİNİZ İÇİNDİR.
YAPACAĞINIZ HAYIRLARI ANCAK ALLAH'IN RIZASINI KAZANMAK İÇİN YAPMALISINIZ.
HAYIR OLARAK VERDİĞİNİZ NE VARSA; KARŞILIĞI SİZE TAM OLARAK VERİLİR VE ASLA
HAKSIZLIĞA UĞRATILMAZSINIZ.
"Komşusu aç yatarken kendisi tok yatan bizden değildir". Bu Hadis-i Şerifi hemen hemen hepimiz biliriz ama gereğini kaçımız yaparız neden hepimiz yapmama eğilimi gösteriyoruz belli gelir düzeylerine sahip kişiler belli bölgelerde her kes kendi köşesinde bu olmamalı bizim anlayışımız bizim anlayışımız ben onları görmüyorum nasıl olsa zihniyetindeyiz. Lütfen biraz duyarlı olalım göreceğiz ki RABBİM bize istediğimizin daha fazlasını verecektir. Birbirimizi sevelim, sevelim ki bizde sevgi görelim. RABBİM bizleri senin istediğin gibi infak eden ve sevgi yüklü kullarından eyle.
SEBE 39. DE Kİ: RABBİM, KULLARINDAN DİLEDİĞİNE BOL RIZIK VERİR VE (DİLEDİĞİNDEN DE) KISAR. SİZ HAYIRA NE HARCARSANIZ, ALLAH ONUN YERİNE BAŞKASINI VERİR. O, RIZIK VERENLERİN EN HAYIRLISIDIR.
A'RAF.170- KİTABA SARILANLARA VE NAMAZI KILMAYA DEVAM EDENLERE GELİNCE, BİZ O İYİLERİN ECRİNİ HİÇBİR ZAMAN YİTİRMEYİZ.
Namazın nasıl
kılındığını diğer bölümlerde görmüştük burada farklı şekilde ele alıp
manevi haz üzerinde durmak istiyorum.Namaz, namaz ve yine namaz dinin
temel direği yapılmasının kesinliği ALLAH tarafından farz kılınan namaz.
Her yönüyle bizlere huzur veren ibadet şeklimiz. Divan'a durup ellerimizi
kaldırdığımızda karşımızda YÜCE RABBİN olduğunu bilmek ona olan
sadakatimizi, şükürlerimizi sunmak için bundan iyi fırsat olur mu? Günde
5 vakit onu övmek onunla dualarda dahi birlikte olmak huşu içerisinde
içimiz titreyerek yapmamız gereken ibadetimiz.
ALLAH' ım bizlere SENİ, karşına durduğumuzda rüku da,secde de selam da tesbihat ta ruhumuzda hissettir, hissettir ki içimiz titresin RABBİM bunun için bizlere şevk ver aşk ver biliyoruz çoğumuz sana layıkı ile Namazımızı eda edemiyor türlü düşüncelere saplanıyoruz bu bizim senin rızanı kazanmak için kıldığımız namazı haşa hafife aldığımızdan değil, bir takım vesveselerden dolayı olduğunu bilmeni istiyor SENDEN af diliyoruz. |
Namaz içerisinde okuduğumuz sure ve duaların manalarına şöyle bir baktığımızda dahi ne kadar düşündürücü ve hikmet dolu olduğunu görürüz. Hele de bunları namaz içerisinde bilerek okuduğumuzu düşünün, alabileceğimiz feyzin büyüklüğü ortaya çıkar.Mesela Fatiha Suresi'nin manasına baktığımızda Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.
|
CUMUA.9EY İNANANLAR! CUMA GÜNÜ, NAMAZ İÇİN ÇAĞRI YAPILDIĞINDA, ALLAH'I ANMAYA/ALLAH'IN ZİKRİ'NE KOŞUN! ALIŞ-VERİŞİ BIRAKIN! EĞER BİLİRSENİZ BU SİZİN İÇİN DAHA HAYIRLIDIR.
|
CUMUA.10 NAMAZ KILININCA HEMEN YERYÜZÜNE DAĞILIN VE ALLAH'IN LÜTFUNDAN NASİBİNİZİ ARAYIN! ALLAH'I ÇOK ANIN Kİ, KURTULUŞA EREBİLESİNİZ.
BAKARA. 277 İMAN EDİP HAYRA VE BARIŞA YÖNELİK DEĞERLER ÜRETEN, NAMAZI KILAN,
ZEKÂTI VERENLER İÇİN RABLERİ KATINDA KENDİLERİNE ÖZGÜ ÖDÜLLERİ VARDIR. KORKU YOKTUR ONLAR İÇİN. TASALANMAYACAKLARDIR ONLAR...
YÜCE ALLAH Yüce Kitabı Kuran-ı Kerim'de aklımıza gelecek her konuda, istediğimiz her şeyle ilgili çok sayıda ayetler göndermiş biz kullarına yararlanalım ve uygulayıp dünya ve ahiret hayatımızı en iyi şekilde kazanalım diye. Bundan güzel şey olabilir mi? Herkesin her konuyu bilmesi mümkün değil eğer öyle olsa idi bunca meslek erbabı olmaz her kes kendi işini kendi görürdü. Ama her şeyi bilen ve gören Yüce RABBİMİZ bizleri her konuda yetiştirmek uygulandığında doğruyu bulabileceğimizi belirttiğini ama kesinlikle ve sadece kendi rızasını kazanmak için yapılması gerektiğini ne de güzel açıklamış. Bunların bir tanesi de Zekat konusu. Kelime anlamı kısaca bereket, artış ve temizleme demektir.
|
A'RAF. 39 "BİZE HEM BU DÜNYADA GÜZELLİK YAZ HEM DE ÂHİRETTE! DÖNÜP DOLAŞIP SANA GELDİK." BUYURDU Kİ: "AZABIMA DİLEDİĞİMİ ÇARPTIRIRIM. RAHMETİME GELİNCE, O HER ŞEYİ ÇEPEÇEVRE KUŞATMIŞTIR. BEN ONU; SAKINIP KORUNANLARA, ZEKÂTI VERENLERE, AYETLERİMİZE İNANANLARA YAZACAĞIM."
Biz kullar olarak dünya sahnesinde kimimiz zengin, kimimiz fakir, kimimiz orta halli olarak RABBİMİZİN hidayeti ile yaşamlarımızı idame ettirmeye, gerçek dünyada sonsuza dek devam ettireceğimiz ahiret yaşamının hazırlıklarını yapıyoruz. İyiliğin iyilikle, kötülüğün kötülükle sonuçlandığını hemen hemen hepimiz bizlerin veya çevremizden birilerinin başından geçenlerden dolayı tanık olmuşuzdur. Hak nasıl olsan bir gün yerini bulacaktır bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. O halde iyilik ve yardım etmek varken kötülük nedendir. Düşküne yardım etmek, yoksulu doyurmak hepimizin borcu değilmi dir? Yüce ALLAH isteseydi tüm kullarını eşit şekilde yaratır yoksulluk olmaz, hastalık olmaz, her şeyi güllük gülistanlık yaratırdı peki o zaman iyiler ve kötüler nasıl ayrılırdı. Zenginler ellerindeki malların bir kısmını fakirlere vererek hem malının daha fazlalaşmasını dolayısı ile fazla kazanç sağlamayı hem de daha fazla fakire yardım etmeyi sağlar, çok fazla daha sevap kazanırlar.
RÛM .39 İNSANLARIN MALLARI İÇİNDE ARTSIN DİYE RİBA OLARAK VERDİĞİNİZ, ALLAH KATINDA ARTMAZ. ALLAH'IN YÜZÜNÜ İSTEYEREK VERDİĞİNİZ
ZEKÂTA GELİNCE, İŞTE ONU VERENLER KAT KAT ARTIRANLARIN TA KENDİLERİDİR.A'LÂ. 8 BENLİĞİNİ ARINDIRAN
/ZEKÂT VEREN, KURTULUŞA GERÇEKTEN ERMİŞTİR.
KASAS .80 KENDİLERİNE
Bu son ibadetimiz olan ilmi okuduklarımdan ve benim anladıklarımdan yola çıkarak izah etmeye çalışacağım. Amel ve ilim bir arada yürümesi gereken ve ayrılmayan ikili. Sebebi: Bir konunun doğru olarak bilinmesi için o konu hakkında bilgileri toplamak ve toplanan bilgiler ışığında icraata geçirmek. İşte toplanan bilgiler ilim icraat ise amel. Bildiklerimizle yani ilmimizle amel etmemiz gerekliliği burada ortaya çıkıyor. Akıllara şu soru gelebilir "eğer ben ilmi öğrenmezsem yapmam gereken amellerden sorumlu olmam" böyle bir şeyin olması mümkün mü sizce. Bu konuyla ilgili çok Hadis-i Şerifler var. Hz. Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizin " İlim Çin de olsa bile arayıp bulun " demesi bize ilmi öğrenmemiz gerçeğini ne güzel izah ediyor.
YÛSUF 101 "RABBİM, SEN BANA MÜLK VE SALTANATTAN BİR NASİP VERDİN. OLAYLARIN VE DÜŞLERİN YORUMUNDAN BANA BİR
İLİM ÖĞRETTİN. EY GÖKLERİ VE YERİ YARATAN! BENİM DÜNYADA DA ÂHİRETTE DE VELÎ'M SENSİN. BENİ MÜSLÜMAN/SANA TESLİM OLMUŞ OLARAK ÖLDÜR VE BENİ BARIŞSEVER HAYIRLI KULLAR ARASINA KAT."Bizim yapmamız gereken, muhakkak okumak ve ilim öğrenmek. İlim sayesinde CENAB-I ALLAH' ın bizleri neden yarattığı, yani yaradılış gayemizi , ONA karşı kesinlikle yapmamız gereken ibadetlerimizi ruhumuzun ta derinliklerinde hissederek ona layık şekilde yapabilmemizi, ONUN bizlere ve tüm yarattıklarına karşı sevecen davranışlarını bizlerin de aynı şekilde kullarına davranış göstermemizi, yerine getirmemiz gereken emirlerini harfiyen öğrenmemizi, kemale erip olgunlaşmamızı, RABBİMİZİ çok daha iyi tanımamıza olanak sağlayacaktır. İlim bizleri tüm fena ve helak edici davranışlardan uzaklaştırıp, iyi güzel huylar edinmemize, YÜCE KİTABIMIZI daha iyi anlamamıza ve bu sayede yaratılmışlara karşı davranışlarımızı olumlu etkilememize neden olur.
RÛM 22 GÖKLERİN VE YERİN YARATILMASIYLA DİLLERİNİZİN VE RENKLERİNİZİN FARKLI OLMASI DA O'NUN AYETLERİNDENDİR. BUNDA,
İLİM SAHİPLERİ İÇİN ELBETTE İBRETLER VARDIR.Bu sayede cennetimizi kazanmamıza olanak sağlamış oluruz. İlim öğrenmeye karar veren ve onun için araştırmalar yapan bir kişinin zaten vaktini tümüyle bu güzel uğraşı almış olacağından kötü düşüncelerden, hal ve hareketlerden de hali ile uzaklaşmış olacaktır. Hele de öğrendikleri ile amel etmeye yani onları fiiliyata dökmeye başladığında alınan haz hiç bir şeye değişilmez. İslam alimlerimizin birleştiği önemli konulardan biri ölen bir kimsenin Amel defterinin üç şekilde kapanmayacağı bunlar: Hayırlı evlatlar bırakmak, insanların faydalanabileceği cami, okul, çeşme v.s. gibi hayırlar bırakmak ve ilim bırakmak. Durum böyleyken ilim öğrenip bunları başkalarının faydalarına sunmak ve onlardan gelecek hayır duaları düşünmek bile ilim öğrenmenin ne derece güzel olduğunun kanıtı değil midir? RABBİM bizleri de ilim öğrenip ilminle aydınlanan kişilerden ve CEMALİNİ görenlerden eyle. AMİN
ÂLİ İMRAN 18 ALLAH, KENDİSİNDEN BAŞKA TANRI OLMADIĞINA TANIKTIR. MELEKLERLE
İLİM SAHİPLERİ DE ADALET ÖLÇÜSÜNE SARILARAK TANIKLIK ETMİŞLERDİR Kİ, O AZÎZ VE HAKÎM OLANDAN BAŞKA HİÇBİR İLAH YOKTUR.TAKVA'NIN ÖDÜLÜ : ADN CENNETLERİ
13/23-24: ADN CENNETLERİ (TAKVA SAHİPLERİ) İÇİNDİR. ORAYA ATALARINDAN, EŞLERİNDEN, ÇOCUKLARINDAN SALİH (İYİ) OLANLAR İLE BİRLİKTE GİRECEKLERDİR. MELEKLER İSE HER KAPIDAN YANLARINA SOKULACAKLAR: « SELAM SİZE SABRETTİĞİNİZ İÇİN. NE GÜZELDİR ŞU SONSUZLAR YURDU.» DİYECEKLERDİR
TÂHÂ .132 AİLENE NAMAZI EMRET, KENDİN DE ONA
SABIRLA DEVAM ET! BİZ SENDEN RIZIK İSTEMİYORUZ. SENİ BİZ RIZIKLANDIRIYORUZ. SONUÇ TAKVANINDIR!YÜCE ALLAH sabırlı olmamızın bizler için çok hayırlı olacağını bir çok Ayet'lerinde belirtmiştir. Her seferinde yazdığım gibi bildirdiği her şey biz kullarının iyilikleri içindir. Yaşamımız boyunca türlü şekillerde sabrımız denenmektedir. En basit olarak bir vasıta dahi beklerken sabırsızlık, birilerini beklerken sabırsızlık, okulun, askerliğin,nişanlılığı, çocuk beklemede,falan filan hep sabırsızlık içerisine gireriz aslında her zamanın kendine göre bir geçme süresi, her hastalığında bir iyileşme süresi olduğunu gayet iyi bilmemize rağmen hala sabır göstermemekte direniyoruz. İnşallah bu makaleyi okuduktan sonra bu hissimize engel olmanın yollarını arar buluruz. Aslında her müşkülatımızda olduğu gibi her şeyin yolu CENAB-I HAKK'A sığınmak ve ONA yalvarmak ve ONDAN istemektir. Bunu idrak edip davranışlarımızı ona göre ayarlamamız gerekir.
BAKARA. 177 YÜZLERİNİZİ DOĞU VE BATI YÖNÜNE ÇEVİRMENİZ HAYIRDA ERGİNLİK/DÜRÜSTLÜK DEĞİLDİR. HAYIRDA ERGİNLİK/DÜRÜSTLÜK O KİŞİNİN HAKKIDIR Kİ, ALLAH'A, ÂHİRET GÜNÜNE, MELEKLERE, KİTAPLARA, PEYGAMBERLERE İNANIR; AKRABAYA, YETİMLERE, ÇARESİZLERE, YOLDA KALMIŞA, YOKSULLARA, ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMAK GAYRETİNDE OLANLARA MALI SEVE SEVE VERİR, NAMAZI KILAR, ZEKÂTI ÖDER. BÖYLELERİ SÖZ VERDİKLERİNDE AHİTLERİNE VEFALIDIRLAR; BOLLUK VE BEREKET ZAMANI KADAR, ZORLUK, SIKINTI VE ŞİDDET ZAMANINDA DA
SABIRLIDIRLAR. İŞTE BUNLARDIR ÖZÜYLE SÖZÜ BİR OLANLAR. VE İŞTE BUNLARDIR KORUNAN TAKVA SAHİPLERİ.Sabrımız YÜCE ALLAH tarafından çeşitli şekillerde sınanır. Bunların en önemlilerinden biri hepimizin az veya çok yakalandığı hastalıklar gelmektedir. Önemli olan hastalığın sebeplerinden önce nereden ve neden geldiğinin bilinmesidir. Bunun RABBİMİZİN tarafından ve bir sınav niteliğinde olduğunu, derdini verenin dermanını da vereceğini ama sabır gösterip, tevekkül edip çaresini arayıp bulduktan ve tedavisini yaptırdıktan sonra RABBİMİZDEN isteneceğini bilmekten başka ne doğru olabilir ki. "Sabır acı ama meyvesi tatlıdır." Yine mallarımızın yitirilmesi, yakınlarımızın vefat etmesi, tabii afetler, üzüntüler hasretlikler işte bunlar hep sabır ve metanet isteyen ve yüce ALLAH' ın bize verdiği bu olaylarla karşılaştığımızda sabır gösterip, gerekeni yapıp ALLAH' a dua ederek beklediğimizde sonucunu muhakkak bizler için hayırlı kılacaktır. Aşağıda okuyacağımız Hz.Eyyüb (A.S.)ın hayatı bizlere örnek teşkil edecek cihettedir.ALLAH' ım ne olur bizleri Peygamberlerini denediğin zor sınavlardan geçirme sonumuzu hayırlı kıl.
BAKARA.155
BİZ SİZİ KORKU, AÇLIK, MALLARDAN, CANLARDAN VE MAHSULLERDEN YANA EKSİLTME İLE
MUTLAKA İMTİHAN EDECEĞİZ. SABREDENLERE MÜJDELE.
AL-İ İMRAN.186
YEMİN OLSUN Kİ, MALLARINIZ VE CANLARINIZ HUSUSUNDA MUTLAKA İMTİHAN
EDİLECEKSİNİZ... SABREDER, TAKVAYA SARILIRSANIZ İŞTE BU, İŞ VE OLUŞLARIN EN
ZORLULARINDANDIR.
Eyyûb (a.s.)'dan Kur'an'da
dört yerde bahsedilir ve sabır örneği olarak takdim edilir (En-Nisa, 4/163; El-En'am,
6/84; El-Enbiya, 21/83; Sâd, 38/41). Tevrat'ta da "Eyûb" adıyla müstakil bir
kitap, Hz. Eyyûb'un kıssasına tahsis edilmiştir.
İslam kaynaklarına göre havran bölgesinde yaşayan ve çok zengin olup,
sayısız malı-mülkü, birçok oğlu kızı bulunan Eyyûb (a.s.), kendi toplumuna
peygamber olarak gönderilmiştir. Sabah-akşam ümmeti ve ALLAH'a ibadetle meşgul
olan Hz. Eyyûb, RABBİ'nin bir imtihanına maruz kalmış, bütün servetini,
çocuklarını kaybettiği gibi şeytanın kendisine musallat olması neticesinde kalbi
ve dili hariç bütün vücudunda çıbanlar çıkmış, iltihaplı yaralar açılmış,
yaralarına kurtlar dolmuş ve vücudu bozulup kokmaya başlamıştı. Bu durumda
kocasına hizmete sebat eden eşi "Rahmet" hariç hiç kimse onun yanına
yanaşmadığından cemiyetten çekilmek mecburiyetinde kalmış, fakat hiçbir zaman
sabrını ve CENAB-I HAKK'a bağlılığını kaybetmemiştir.
Farklı rivayetlere göre 3, 7,
13 veya 18 sene gibi epey uzun süren bu sıkıntılı dönemden sonra sabrıyla
imtihanı kazanan Eyyûb (a.s.) CENAB-I HAKK'ın lütfu ve emriyle ayağını yere
vurmuş, fışkıran su kaynağından yıkanıp içerek eski sıhhati ve güzelliğine
kavuşmuştur. Ayrıca kendisine yeniden birçok servet ve çocuk da ihsan
edilmiştir.
Genellikle kabul edildiğine göre bu imtihana uğradığı sırada yetmiş yaşında
olan Hz. Eyyub, şifa bulduktan sonra yirmi yıl daha yaşamış, diğer bazı
rivayetlere göre ise hastalığından önceki kadar daha ömür sürmüştür. Kendisinden
sonra Bişr adındaki bir oğlu, kavmine peygamberlik yapmıştır.
EN-NAHL, 97 "ERKEK OLSUN, KADIN OLSUN KİM MÜ'MİN OLDUĞU HALDE SALİH AMEL İŞLERSE BİZ ŞÜPHESİZ ONA ÇOK GÜZEL BİR HAYAT YAŞATIRIZ VE ONLARI ELBETTE İŞLEDİKLERİNİN EN GÜZELİ İLE DE MÜKAFÂTLANDIRACAĞIZ."
BAKARA.195: ... GÜZEL DÜŞÜNÜP GÜZEL İŞLER YAPIN. ÇÜNKÜ ALLAH, GÜZELLİK SERGİLEYENLERİ (MUHSİNLERİ) SEVER.
Dikkat edersek Ayet-i Kerime'lerde hep güzel düşünülüp güzel davranılması gerekliliğinden, böyle davranıldığında CENAB-I ALLAH' ın bizlerle beraber olacağından bahsetmektedir. O halde birlikte yaşayan toplumlar nihayetinde güzellikler içerisinde geçireceğimiz ve her an asıl dünyamıza gidebileceğimizi düşünebilseler de birbirimize iyilikle yaklaşsak, yapılan kötülükleri dahi iyilikle savarak, hem RABBİMİZ' in emirlerine uymuş hem de geçici ve kısa süre kalacağımız bu dünyada bir takım hoşluklar yaşayarak bize ayrılan belli süreyi tamamlayıp ahiret hayatımız için ve Takva Ehli olabilmemiz için gerekli olan Muhsin Olma özelliğini de kazanmış oluruz. "Takva sahibi aynı zamanda muhsindir. Muhsin hiçbir karşılık beklemeden ALLAH rızası için hep ihsanda bulunandır. Her işinde iyilik ile güzellik sergiler ve sevgi doludur. Ama maalesef günümüz de bu özellikleri taşıyan kişilere dahi inanmama gibi bir olgu içerisine düşer olduk. Sebep; çıkar düşkünlüğümüz maddesellik, dünyevilik.
ANKEBÛT.69: ... ALLAH,
GÜZEL DÜŞÜNÜP GÜZEL DAVRANANLARLA MUTLAKA BERABERDİR.
LUKMAN.22:
GÜZEL DÜŞÜNÜP GÜZEL DAVRANARAK KENDİNİ ALLAH'A VEREN KİMSE, ŞÜPHESİZ Kİ EN
SAĞLAM KULPA SARILMIŞ OLUR...
ÂLİ İMRAN.148:
ALLAH DA ONLARA HEM DÜNYA NİMETİNİ VERDİ, HEM DE AHİRET SEVABININ EN GÜZELİNİ.
ALLAH, GÜZEL DÜŞÜNÜP GÜZELLİK SERGİLEYENLERİ SEVER.
İnanıyorum deyip inanmama veya bir anda yine nefsine yenik düşüp gerçekte sadece ve sadece SENİN rızanı kazanıp şu veya bu sebeplerden dolayı maddesel veya manevi olarak yardıma ihtiyacı olanlara el uzatılmasının bu dünya nimetleri için veya bir anlık hoş görünmekten dolayı olabileceğini düşünmekten kendimizi alamıyoruz. Ama kişilerin ne düşündüğünü neden yapıldığını SEN biliyorsun YÜCE RABBİM SEN biliyorsun ki bir gün o inanmayanlar senin karşına çıkıp hesap verecekler ama muhsin kişi olanların ve olmak isteyenler ise onların bu düşüncelerinden dolayı üzülmekten başka ellerinden bir şey gelmez. Hz. Mevlana'nın "Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol" sözüne sadık kalıp derinliğine inersek hareketlerimiz hoş görülü, samimi, sevecen, saygılı ise düşüncelerimizin de o denli olması gerekmektedir. Aşağıda ki Ayet-i Kerime de belirtiği üzere CENAB-I HAK bizlere iyi ve doğru yolu göstermiş tercih bize ait yapılması gereken yolun seçimi. İyi olup YARADAN' a sığınmak bizler için en iyi seçim olacaktır.
NİSA.9:
SANA NE GÜZELLİK VE İYİLİK GELİRSE ALLAH'TANDIR. SANA NE ÇİRKİNLİK VE KÖTÜLÜK
DOKUNURSA KENDİNDENDİR.
İnsanlar birbirleriyle hep güzel geçinmeli ve dostluklar kurmalı, kötülüklerden uzaklaşıp, günü geldiğinde yaptığımız her iyilik ve kötülüğün karşımıza getirileceği mizan kurulduğunda her şeyin apaçık anlatılacağı haklı, haksız yüzlerinden belli olacağı güne bizleri yüzümüz ak olarak çıkartacak ameller işleyelim işleyelim ki dönüşü olmayan yolda pişmanlık duygularına kapılmayalım çünkü orası geri dönüşü olmayan, her şeyin inceden inceye hesaplandığı ALLAH katıdır. Orada her şey açık ve nettir. Orada haksızlık yoktur. O halde bizleri yaratan ve önümüze akla hayale gelemeyecek en güzel nimetleri sunan, amellerimizin iyiliklerine göre de ahiret hayatımızın da düşünemeyeceğimiz ve hayal bile edemeyeceğimiz güzellikler vaad eden ve vaadine de hiç bir zaman muhalefet etmeyen YÜCE ALLAH' ın vermiş olduğu lütuflardan bizler neden onun kullarına vermekte tereddüt edelim ki biz verdikçe O bize daha çok verecektir ama bu dünya ama ahiret hayatımızda.
KASAS.77 "ALLAH'IN SANA VERDİKLERİ İÇİNDE ÂHİRET YURDUNU ARA, DÜNYADAN DA NASİBİNİ UNUTMA. ALLAH'IN SANA GÜZEL DAVRANDIĞI GİBİ SEN DE GÜZEL DAVRAN/ALLAH'IN SANA LÜTUFTA BULUNDUĞU GİBİ SEN DE LÜTUFTA BULUN. YERYÜZÜNDE FESAT İSTEYİP DURMA, ÇÜNKÜ ALLAH FESAT PEŞİNDE KOŞANLARI SEVMEZ."
O halde bizlerinde Muhsin kişiler saflarına katılabilmemiz için yapmamız gereken şeyler zor olmamakla beraber nefsimize yenik düşüp bir türlü fiiliyata geçiremediğimiz, muhtaç ve yoksullara iyilik ve güzellikle yardım edilmesine, insanlara çirkin ve kötülük yerine, mutlaka iyilik ve güzellik üzere davranışlar sergilenilmesine, konuşurken bile kullanılan sözlerin çok önem taşıdığını. kötülüğün söz ile dahi ifadesini CENAB-I ALLAH sevmez, sözde de güzellik ve iyiliği açıklayan kelimeler kullanılmasına, kötü söz, sövme, kalp kırma çok çirkin davranışlardan olup kaçınılmasına, böyle bir hata yapılmışsa, mutlaka pişmanlık duyularak önce o şahıstan özür dilenmesine, sonra da Allah'a tevbe edimesine yani kısacası güzellikler sergilenmesine uyulduğu takdirde İnşallah Ahiret Yurdunda ki yerimiz Cennet olur. RABBİM biz aciz kullarına CEMALİNİ görmemizi nasip eyle ve cennetinde bizler de yer ver.Amin.
FUSSILET.34. GÜZELLİKLE ÇİRKİNLİK/İYİLİKLE KÖTÜLÜK BİR OLMAZ! KÖTÜLÜĞÜ,
EN GÜZEL TAVIRLA SAV! O ZAMAN GÖRÜRSÜN Kİ, SENİNLE ARASINDA DÜŞMANLIK BULUNAN
KİMSE, SIMSICAK BİR DOST GİBİ OLUVERMİŞTİR.
BAKARA.124: " ...VERDİĞİ SÖZÜ TUTMAYANLAR ZALİMDİR. " YERİNE GETİRİLMEYECEK SÖZLER DE SARFEDİLMEMELİDİR.
Ahde vefanın kelime anlamı, verilen sözde durma, yerine getirme anlamını taşır. O kadar önemlidir ki CENABI-I HAK bu konuda bir çok ayetler indirmiştir. Neden önemli, neden takva ehli olabilmek için bu ibadetimizi de yerine getirmemiz şart. Bizler Elhamdülillah müslümanız bu dünya ve ahiret hayatımızın sıkıntısız ve rahat geçmesini istiyor isek bir dizi şartları yerine getirmek, ALLAH'ın emir ve yasaklarına uymak mecburiyetindeyiz yani Yüce Kitabımızda belirtilen uyarılara uymak zorundayız. Neden uymamız gerekli aklımın erdiği elimin yazdığınca izah etmeye çalışacağım. Diyelim ticaretle uğraşıyor ve geçimimizi bununla sağlıyor, ailemizi de kazandığımız gelirle geçindiriyoruz. Yaptığımız işler için gerekli olan malları borç yaparak alıyor ve belli bir süre sonra ödeyeceğimize dair söz veriyor veya senet yapıyoruz. Malları aldığınız kişi de sizin yaptığınız şekilde sizden gelecek miktara güvenerek başka yerlere borçlanıyor mecburen çünkü genel olarak zamanımızda çark böyle işliyor.
SAFF. 23.... YAPMAYACAĞINIZ ŞEYİ NEDEN SÖYLÜYORSUNUZ? YAPMAYACAĞINIZ ŞEYİ SÖYLEMEK ALLAH KATINDA BÜYÜK BİR GÜNAHTIR.
AHZÂB. 23 İNANANLARDAN ÖYLE ERLER VARDIR Kİ, ALLAH'A VERDİKLERİ SÖZDE SADAKATLE DURURLAR. ONLARDAN BAZISI ADADIĞINI YERİNE GETİRDİ, BAZISI DA BEKLİYOR. SÖZLERİNİ ASLA DEĞİŞMEDİLER.Ödeme zamanı geldiğinde siz şu veya bu sebeplerden dolayı verdiğiniz sözü yerine getiremiyorsunuz. Bu durumda karşı tarafta ödemeyi yapamayacak, belki de çalışanlarına ücretlerini ödeyemeyecek duruma gelecektir. Ortaya çıkan tablo doğrudan doğruya kul hakkı değil mi dir. YÜCE ALLAH' ın gönderdiği Ayetlerde anladığım kadarı ile yine bizlerin iyiliği için yani günahların en büyüklerinden olan kul hakkı ile karşısına çıkmamızı engellemek açısından ahde vefanın bu derece önemli olduğunu belirtmiştir. Acaba kaçımız sözümüzde duruyor aktimizi zamanında yerine getiriyoruz. Çocuklarımıza dahi verdiğimiz sözü yerine getirmemiz gerektiğini unutmamamız lazım önemli olan karşımızdakinin çocuk olması değil bizim verdiğimiz sözdür. burada vurgulanmak istenen yapamayacağımız işlere söz vermekten kaçınmak, böylece başkalarını da güç durumda bırakmamak gerektiğidir.
FETİH. 10
O SENİNLE EL TUTUŞUP SÖZLEŞENLER VAR YA, ONLAR GERÇEKTE ALLAH İLE
BEY'ATLEŞİYORLAR. ALLAH'IN ELİ ONLARIN ELLERİNİN ÜSTÜNDEDİR. KİM AHDİ BOZAR,
DÖNEKLİK EDERSE KENDİ ALEYHİNE DÖNEKLİK ETMİŞ OLUR. VE KİM ALLAH'A VERDİĞİ
SÖZDE VEFALI DAVRANIRSA, ALLAH ONA BÜYÜK BİR ÖDÜL
VERECEKTİR.
BAKARA .183 EY İMAN SAHİPLERİ! ORUÇ SİZDEN ÖNCEKİLER ÜZERİNE YAZILDIĞI GİBİ SİZİN ÜZERİNİZE DE YAZILMIŞTIR. BU SAYEDE KORUNMANIZ UMULMAKTADIR.
Oruç YÜCE ALLAH' ın bizlere emrettiği ve bizlerinde ONUN rızasını kazanmak için yapmamız gereken ve her yönüyle şahsımıza, aile fertlerimize, topluma maddi, manevi kazançlar sağlayan bir ibadet şeklidir. Düşünün bir kere oruç ayı başlamadan günlerce önce bizleri saran hazırlık döneminden tutun ki bittikten sonra dahi edinilen bir takım güzel alışkanlıklardan dolayı hala kendimizi oruçlu zannedip davranışlarımızı ona göre ayarlıyoruz. Aslında olması gereken de bu şekli. Nasıl mı? CENAB-I HAK yapmamız gereken ibadetlerin hepsinde devamlılığın söz konusu olmasına özen göstermemizi emretmekte, ancak böyle olur ise kullarının rahata ereceğine işaret etmektedir. Otuz gün ALLAH' ın izni ile oruçlarımızı tutuyor, teravihlerimi kılıyor hayır ve hasenatlarımızı zekat ve fitrelerimizi veriyor, bayramımızı yapıyoruz.
BAKARA .185 RAMAZAN O AYDIR Kİ; İNSANLARA KILAVUZ OLAN, İYİ-KÖTÜ AYRIMIYLA HİDAYETTEN KANITLAR GETİREN KUR'AN, ONDA İNDİRİLMİŞTİR. O HALDE BU AYA ULAŞANINIZ ONU ORUÇLU GEÇİRSİN. HASTA OLAN VEYA YOLCULUK HALİNDE BULUNAN, TUTAMADIĞI GÜN SAYISINCA BAŞKA GÜNLERDE TUTSUN. ALLAH SİZİN İÇİN KOLAYLIK İSTER; O SİZİN İÇİN ZORLUK İSTEMEZ. TUTULMAMIŞ OLAN GÜNLERİ TAMAMLAMANIZI, SİZİ DOĞRU YOLA KILAVUZLADIĞI İÇİN ALLAH'I YÜCELTMENİZİ İSTER. VE SİZİN ŞÜKRETMENİZ UMULMAKTADIR.
Otuz gün boyunca Hatm-i Şerif okumalar, cami cami, evliya evliya dolaşmalar, mezarlık ziyaretleri gibi güzel ameller işleyip güzel huylar edindik, birtakım yasaklardan kendimizi uzak tuttuk nihayetinde bayram geldi hamdolsun 1-2-3 sonra sonra bizler normale dönüyoruz yani Ramazan öncesindeki dünya hayatına yine yasaklara ve mekruhlara, kalp kırmalara, dedikodulara, fitne fesatlara sanki yapmadığımız günlerin acısını çıkarırcasına hücum ediyoruz. Asıl olan bu değil otuz gün boyunca elde edilen güzel alışkanlıkları tüm yıla yaymak olduğunu hala anlayamıyor muyuz. O günlerde malımızın zekatını, tuttuğumuz oruçların fitrelerini verdik verilen miktarlar nasıl olsa bir yıl boyunca verdiğimiz kimselere yeter, yaptığımız akraba,eş dost, kabir, hasta ziyaretleri de bir sene idare eder seneye ALLAH KERİM.
BAKARA..184 SAYILI GÜNLERDİR. SİZDEN KİM HASTA OLUR VEYA YOLCULUK HALİNDE BULUNURSA TUTAMADIĞI GÜN SAYISINCA BAŞKA GÜNLERDE TUTAR. ORUCA ZORLUKLA DAYANANLAR ÜZERİNE DÜŞEN, FİDYE OLARAK BİR YOKSULU DOYURMAKTIR. KİM BİR MECBURİYETİ OLMAKSIZIN İÇİNDEN GELEREK İYİLİK YAPARSA BU ONUN İÇİN DAHA HAYIRLI OLUR. VE ORUÇ TUTMANIZ, EĞER BİLİRSENİZ, SİZİN İÇİN DAHA HAYIRLIDIR.
Orada burada, çadırlarda, iftar yemekleri verdik tamam bitti çünkü doyurulacak aç, yoksul kalmadı otuz gün yedikleri içtikleri onbir ay idare eder onları Sonra devam yine dünya işleri dediğimiz, hiç bir zaman önüne geçemeyeceğimiz, o ayaklar altına alıp ezemediğimiz,kör kuyulara atıp kaybedemediğimiz taşlar atarak bir türlü öldüremediğimiz nefsimize yenik düşmeye devam, çok para kazanmaya devam, kalp kırmaya devam, akrabadan eşten dosttan uzaklaşmaya devam ama bunları yaparken hep kendimize haklı sebepler bulmaya, kendimizi haklı çıkartmak içi kılıflar hazırlamaya da devam ediyoruz ama unuttuğumuz bir şey var. YÜCELER YÜCESİ ALLAH' ın her şeyi bilen ve gören olduğu.
Ben Oruç tutmayı şekli ile olduğu kadar edinilen alışkanlıkların harfiyen seneye yayılması gerekliliği üzerinde durmaya çalışıyorum. RABBİM Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa (S.A.V.) Efendimizle gönderdiği Yüce Kitabı Kuran-ı Kerim'de yapmamız gereken ibadetlerin hiçte zor olmadığını zaten bildiriyor yapmamız gereken şey yasaklara uymak verilen emirleri yerine getirmek ve böylece sonsuza dek sürecek asıl alemimizin huzur içerisinde geçmesini sağlamak. Zaten biz kullarının da istediği bu değil mi? Ama hala bize verilen nimetleri yine bize veren RABBİMİN kullarından saklıyor kıskanıyoruz O ki belki de hiçbirini hak etmediğimiz halde önümüze sürdüğü güzellikleri ve bizleri vesile etmesine, bizlerin sevap kazanmasına fırsat vermesine rağmen hala nefsimize yenik düşüyor kaçacak yollar arıyoruz. ALLAH' ım bizleri karşına yüzleri kararmış olarak çıkan kullarından eyleme sana hizmet etme fırsatını bizlere ver YA RABBİ.
MÂİDE [İ:110.8, R:5.8] EY İMAN EDENLER!
ADALET VE DÜRÜSTLÜĞÜN TANIKLARI OLARAK ALLAH İÇİN KOLLAYIP GÖZETLEYENLER OLUN! BİR TOPLULUĞUN ÇİRKİNLİK VE KÖTÜLÜĞÜ SİZİ ADALETSİZ DAVRANMAYA ASLA İTMESİN. ADALETLİ OLUN! BU, TAKVAYA/KORUNUP SAKINMAYA DAHA UYGUNDUR. ALLAH'TAN SAKININ. ALLAH, YAPMAKTA OLDUKLARINIZDAN HABERDARDIR.Adalet: hak edene hakkını vermek, doğruluktan ayrılmamak ve Allah'ın emrini, emrettiği şekilde uygulamaktır. Devamlı üzerinde durulan konular güzellikler, hoşluklar yasaklar hep biz kulların iyilikleri üzerine kurulmuş. Yapıp yapmamakta serbest bırakılmışız burada önemli olan yolların öğretilmesi ve bizlere bunları idrak edebilmemiz için verilmiş olan akıl ve his sonrası sonrası onları kullanarak ahiret için yaşam tarzımızı bu dünyada belirleyebilmek. İşte belirleyebilmemizi sağlayacak olan diğer bir ibadetimizde adaletli ve dürüst davranabilmek. Diyelim her hangi birisine haksızlık yapıldığına tanık oluyorsunuz. Tanık olduğunuz olayda haksızlığa uğrayan kimsenin haklı olduğunu siz biliyorsunuz ama onunla sizin aranızda bir kırgınlık söz konusu ( Aslında takva ehli kimselerde kırgınlığın söz konusu olmamasına gerektiğini Af edici ve Dileyici Olmak konusunda yer vermiştik.)
NİSA [İ:98.58, R:4.58] ŞU BİR GERÇEK Kİ, ALLAH SİZE EMANETLERİ, ONLARA EHİL OLANLARA VERMENİZİ VE İNSANLAR ARASINDA HÜKMETTİĞİNİZDE
ADALETLE HÜKMETMENİZİ EMREDİYOR. ALLAH SİZE BU ŞEKİLDE NE GÜZEL ÖĞÜT VERİYOR. ALLAH SEMÎ'DİR, ÇOK İYİ DUYAR; BASÎR'DİR, ÇOK İYİ GÖRÜR.Şayet kırgın olmanıza rağmen onun haklı olduğunu diğer kişiye anlatabiliyorsanız hem adaleti sağlamış, hem de dürüst davranmış olursunuz. Burada kişinin senin kırgın olduğun zat değil haksızlığa uğrayan biri olduğunun göz önüne alınmış olmasıdır. YÜCE RABBİMİZİN dünyada adaleti ve dürüstlüğü sağlamak için gönderdiği Peygamberler ve Kitaplar aracılığı ile sonuçta yine bizlere yol göstermiş ve huzurlu bir yaşam ve gelecek için bizlere yön vermiştir. Bizlerin hataları Kitabımızı yeterince incelemeyip içimize sindirerek okumayıp gerektiği şekilde hareket etmememizden kaynaklanmakta ve sonuçta da bir çoğumuz bunalıma girmekte huzuru başka yönlerde aramaktayız. Oysa her şeyin bu dünyadan ibaret olmadığını bir anlayabilsek veya anladığımızda haraketlerimizi ona göre yönlendirebilsek ahiret hayatımızın zeminini de güzel hazırlamış olmaz mıyız? RABBİM bizleri doğruluktan ve adaletten ayrılmayan kulları arasında eylesin İnşallah.
ÂL-İ İMRÂN.134-135:
O TAKVA SAHİPLERİ Kİ... ÖFKELERİNİ YUTARLAR, İNSANLARIN KUSURLARINI
AFFEDERLER... ONLAR ÇİRKİN BİR İŞ YAPTIKLARINDA YAHUT ÖZBENLİKLERİNE
ZULMETTİKLERİNDE, ALLAH'I HATIRLAR, GÜNAHLARI İÇİN AF DİLERLER. GÜNAHLARI
ALLAH'TAN BAŞKA KİM AFFEDER Kİ?...
6/54: ... İÇİNİZDEN HER KİM BİLGİSİZLİKLE BİR KÖTÜLÜK İŞLER DE, ARDINDAN TÖVBE
EDİP HALİNİ DÜZELTİRSE, HİÇ KUŞKUSUZ ALLAH ÇOK AFFEDİCİ, ÇOK MERHAMETLİDİR.
Takva Ehli olmanın zor olmadığını, gerekli olan şartları yaşam içerisinde yaparak dünya ve ahiretimizi en iyi şekilde düzenleyebilmek için CENAB-I ALLAH'IN bizlerin iyiliği için koymuş olduğu kurallar olduğunu geçen konularda birazda olsa anlatmaya çalıştım. İşte bunlardan bir tanesi de Af Edici ve Dileyici Olma. Ayeti Kerime 'de okuduğumuz gibi bizlere haksızlık dahi yapıldığında bunu içimize atarak her şeyde olduğu gibi sonucunu belirlemek için ALLAH' A havale etmek gerekmektedir. Bize yapılan haksızlıklar veya hatalar karşısında yapanlara karşı kin tutmamamız gerekmektedir. YÜCE ALLAH içtenlikle yapacağımız dualarımızı, af dilemelerimizi, tevbelerimizi geri çevirmeyeceğini, bunlardan sadece kul hakkının hariç tutulacağını bizlere bildiriyor.
ARAF 199: " SEN AFFETMEYİ ESAS AL " GÖRDÜĞÜ KUSURLARI VE KABAHATLERİ ÖRTÜCÜ OLMAK VE HİÇ KİMSENİN KUSURUNU VE AYIBINI YÜZÜNE VURMAMAKTIR. ÂLİ İMRÂN 159'DA CENÂBI ALLAH, PEYGAMBER EFENDİMİZE HİTABEN ŞÖYLE BUYURMUŞTUR: " ALLAH'IN RAHMETİ SAYESİNDE ONLARA YUMUŞAK DAVRANDIN. EĞER SEN KABA VE KATI YÜREKLİ OLSAYDIN, HİÇ ŞÜPHESİZ ETRAFINDAN DAĞILIR GİDERLERDİ. ARTIK SEN ONLARI BAĞIŞLA; ALLAH'TAN DA GÜNAHLARININ BAĞIŞLANMASINI DİLE..."
Durum böyle iken O' ki alemlerin RABBİ olup her şeyi ve bizleri yaratmasına karşılık tüm suç ve günahlarımızı bağışlarken bizler kim oluyoruz da O' nun yarattıklarını affetmiyoruz. Bizlere sormaz mı bunun hesabını. Yapılan iyiliğin sonucunu nasıl her şeyi gören ve bilen CENAB_I HAK'tan bekliyor isek yine bizlere yapılan kötülüklerin cezasını da O'ndan beklememiz gerekir. Kişi bizi kırmış olsa dahi biz onu kırmadan yaptığı işin hatalı olduğunu bizleri üzdüğünü yani yaptığının kırıcı olduğunu "gece karanlığı imiş gibi" söylemek gerekir. Her zaman af dilemek, bilerek ve bilmeyerek işlediğimiz günahlarımızdan dolayı, tövbe etmek, seni yüceltmek bizlerden, af etmek YÜCE ALLAH' ım senden olur. Bizlere Rahmet kapılarını kapatma, yüzüne bakacak yüzümüz olsun. Şu an sana yalvarıyor senden af ve merhamet diliyoruz bizleri bağışla RABBİM. Amin
Bu gün ALLAH rızası için fakir doyurdun mu?
TEVBE .60 SADAKALAR/ZEKÂT MALLARI ALLAH'TAN BİR FARZ OLARAK SADECE ŞUNLAR İÇİNDİR: FAKİRLER, DÜŞKÜNLER, SADAKALARLA İLGİLENMEYE MEMUR EDİLENLER, KALPLERİ YAKINLAŞTIRILIP ISINDIRILACAK OLANLAR, ÖZGÜRLÜĞÜNÜ YİTİRMİŞ OLANLAR, BORÇLULAR, ALLAH YOLUNDAKİLER, YOLDA KALMIŞ KİŞİ. ALLAH ALÎM'DİR, HAKÎM'DİR.
Hep kendi çevremizde kendi çerçevemizde yaşarız, fakir fakir semtlerde zengin kendi çevresinde fakir çoğunlukta gıpta ile bakar zengin yaşamlarına eşitlik der, onların giydikleri, yedikleri, gezdikleri, içtikleri yani tüm yaşantıları hep düşüncelerinde hayallerindedir. Halbuki bütün bunlar, yaşanan her şey HAK TEALA' nın bizleri denemesi, sınavı değil midir? Acaba fakir fakirliğinden şikayet edecek mi, zengin fakire kol kanat gerecek mi. Ne güzellikler vermiş aslında zengin fakirin karnını doyuracak ona isyan etme fırsatı vermeyecek şükre yöneltecek sevap alacak, kendisi verilen görevini yerine getirmişliğin mutluluğunu tadacak, sevap alacak. Nasıl güzel değil mi? güzelden de öte doyurduğu fakirin gözlerinde RABBİN' in memnuniyetini görecek rızasını görecek. Daha ne olabilir ki.
HAC .28] KENDİLERİNE AİT BİR TAKIM YARARLARA TANIK OLSUNLAR. KENDİLERİNE RIZIK OLARAK VERDİĞİ KURBANLIK HAYVANLAR ÜZERİNDE BELİRLİ GÜNLERDE ALLAH'IN ADINI ANSINLAR. İŞTE BUNLARDAN YİYİN, SIKINTI İÇİNDEKİ FAKİRİ DE DOYURUN.
Bu gün ALLAH rızası için küsleri barıştırdın mı?
HZ. PEYGAMBER'İMİZ ( S.A.V. ) ŞÖYLE BUYURUR:
"BİR KİŞİNİN KARDEŞİNİ ÜÇ GÜNDEN FAZLA KÜS BIRAKMASI HELÂL DEĞİLDİR. İKİ MÜMİN KARŞILAŞTIKLARI ZAMAN BİRİSİ YÜZÜNÜ ŞU TARAFA, ÖBÜRÜ ÖTE TARAFA ÇEVİRİR. HALBUKİ BU İKİ MÜ'MİNİN HAYIRLISI ÖNCE SELÂM VERMEYE BAŞLAYANDIR." (TECRİD-İ SARİH TERCEMESİ, XII 145
Bu gün ALLAH rızası için kaç kişi ile selamlaştın?
NİSA .86 BİR
SELAM İLE SELAMLANDIĞINIZDA, ONUN DAHA GÜZELİYLE YAHUT AYNISIYLA KARŞILIK VERİN. HİÇ KUŞKUSUZ ALLAH HASÎB'DİR, HERŞEYİ GÜZELCE HESAPLAMAKTADIR.PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.S) ŞÖYLE BUYURMUŞLARDIR:
"İMAN ETMEDİKÇE CENNETE GİREMEZSİNİZ: BİRBİRİNİZİ SEVMEDİKÇE, OLGUN BİR ÎMANA SAHİP OLAMAZSINIZ. SİZE, YAPTIĞINIZ TAKDİRDE BİRBİRİNİZİ SEVECEĞİNİZ BİR ŞEYİ HABER VEREYİM Mİ? ARANIZDA SELÂMI YAYINIZ!..." (MÜSLİM, ÎMAN, 93). "ŞÜPHESİZ Kİ, ALLAH KATINDA İNSANLARIN EN İYİSİ, ÖNCE SELÂM VERENDİR" (EBÛ DAVÛD, EDEB, 133) HADÎSİNDEN İSE, SELÂM VERMEDE ACELE ETMENİN DAHA SEVAP OLDUĞU ANLAŞILMAKTADIR.
Bu gün ALLAH rızası için düşküne sadaka verdin mi?
BAKARA .271
SADAKALARI AÇIKLARSANIZ BU DA GÜZELDİR. AMA ONLARI GİZLER VE YOKSULLARA BU ŞEKİLDE VERİRSENİZ, BU SİZİN İÇİN DAHA HAYIRLIDIR; GÜNAHLARINIZDAN BİR KISMINI ÖRTER. ALLAH, HABÎR'DİR, YAPMAKTA OLDUKLARINIZDAN GEREĞİNCE HABERİ VARDIR.HADÎD .18 ŞU BİR GERÇEK:
SADAKA VEREN ERKEKLERLE SADAKA VEREN KADINLAR, BİR DE ALLAH'A GÜZELCE BORÇ VERENLER İÇİN KARŞILIKLAR KAT KAT YAPILIR. ONLAR İÇİN, ONUR VERİCİ BİR ÖDÜL DE VARDIR.TEVBE .104 BİLMEDİLER Mİ Kİ, ALLAH'TIR KULLARINDAN O TÖVBEYİ KABUL EDEN, O SADAKALARI ALAN. VE ALLAH'TIR, O TEVVÂB, O RAHÎM...
Bu gün ALLAH rızası için kaç yardıma muhtaca el uzattın?
Bu gün ALLAH rızası için sofrana, evine misafir davet ettin mi?
PEYGAMBER SALLALLAHU
ALEYHİ VE SELLEMİN, ŞÖYLE BUYURDUĞUNU, KULAKLARIM DUYDU, GÖZLERİM GÖRDÜ VE
KALBİM DE EZBERLEDİ:
"ALLAH ( C.C. ) VE ÂHİRET GÜNÜNE İNANAN KİŞİ, MİSAFİRİNE HEDİYESİNİ
SUNSUN."
"HEDİYESİ NEDİR, EY ALLAH' IN RESÛLÜ?" DİYE SORDULAR.
ŞÖYLE BUYURDU:
"BİR GÜN VE GECESİDİR. MİSAFİRLİK ÜÇ GÜNDÜR. BUNDAN FAZLASI SADAKA
SAYILIR.
KİM, ALLAH' A ( C.C. ) VE ÂHİRET GÜNÜNE ÎMAN EDİYORSA, YA İYİ SÖZ
SÖYLESİN, YA DA SUSSUN!"
EBÛ ŞURAYH RADIYALLAHU ANH. BUHÂRÎ.
Bu gün ALLAH rızası için akraba ziyaretlerinde bulundun mu?
ŞUARA 214 EN YAKIN AKRABA VE HISIMLARINI UYAR
İSRA 26
AKRABAYA HAKKINI VER. ÇARESİZE, YOLDA KALANA DA. FAKAT SAÇIP SAVURMANİSA 36 ALLAH'A KULLUK EDİN. O'NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYIN. ANA-BABAYA, AKRABAYA, YETİM VE ÖKSÜZLERE, ÇARESİZLERE, YAKIN KOMŞUYA, UZAK KOMŞUYA, YANINIZDAKİ ARKADAŞA, YOLDA KALMIŞA, SİZE BAĞIMLI OLANLARA İYİ VE GÜZEL DAVRANIN. ALLAH, KASILIP BÖBÜRLENEN ŞIMARIKLARI SEVMEZ
Bu gün ALLAH rızası için sana yapılan haksızlıkları affettin mi?
YÂSÎN [İ:41.54, R:36.54] O GÜN HİÇBİR CANLIYA, HİÇBİR ŞEKİLDE
HAKSIZLIK EDİLMEZ. SİZLER, SADECE YAPIP ETTİKLERİNİZİN KARŞILIĞI OLARAK CEZALANDIRILIRSINIZ.MÜMİNÛN [İ:74.62, R:23.62] BİZ HİÇBİR BENLİĞE YARATILIŞ KAPASİTESİNİN ÜSTÜNDE GÖREV YÜKLEMEYİZ. BİZİM KATIMIZDA, HAKKI SÖYLEYEN BİR KİTAP VARDIR. ONLARA
HAKSIZLIK EDİLMEZ.Bu gün ALLAH rızası için tartıda, terazi de kul hakkını gözettin mi?
ŞUARA 182 "DOĞRU-DÜZGÜN TERAZİ İLE TARTIN."
İSRA 35 ÖLÇTÜĞÜNÜZ ZAMAN TAM VE DÜRÜST ÖLÇÜN. HİLESİZ TERAZİYLE
TARTIN. BU, HEM HAYIRLI HEM DE SONUÇ BAKIMINDAN GÜZELDİR.HÛD 85 "EY TOPLUMUM! ÖLÇÜYÜ VE
TARTIYI TAM BİR DÜRÜSTLÜKLE YAPIN. İNSANLARIN EŞYALARINI TIRTIKLAMAYIN. YERYÜZÜNDE BOZGUNCULUK YAPARAK DOLAŞMAYIN."MUTAFFİFÎN 1 AZAP VE KAYGU,
TARTIDA VE ÖLÇÜDE HİLE YAPANLARA OLSUN;
"HEDİYELEŞİN, ZİRA HEDİYE, KALPTEKİ KUŞKULARI GİDERİR. KOMŞU KADIN, KOMŞUSU KADINDAN GELEN (HEDİYEYİ) HAKİR GÖRMESİN, BİR KOYUN PAÇASI OLSA BİLE."
TİRMİZÎ, VELA VE'L-HİBE 6, (2131).
Hediyeleşmek yani yine vermek, gönülden vermek ama karşılığını verdiğimiz kimseden değil verdirenden istemek RABBİM 'den istemek malın mülkün verdikçe çoğalacak çoğaldıkça daha çok dağıtılacak ve sevap kazanılacak derecesi yükselecek. Yoksa bizlerden istedikleri, yapmamızı gerekli gördüğü emirlerinin YÜCE ZATINA ne faydası olabilir ki faydası yine biz kullarına değil mi? Yine biz kullarının iyiliğini düşünmüyor mu?
Dostlar hediye vermek sevginin, hoşgörünün, duygusallığın bir ifadesidir.Ama hediyeni belli günlerde veya sadece sevdiğin, tanıdığın kişilere değil daha fazla sevap olacağın düşüncesi ile daha fazla iyilik yapmanın vereceği güzel duyguyu tadabilmek ve belki de hiç göremeyeceğin kişilere verebilmek hediyeni ama az ama çok, ama küçük ama büyük. Biliyor musunuz ? Yeri geldiğinde elinizdeki tesbihi vermek bile hediye olmaz mı. Sen parmaklarınla da çekebilirsin zikrini, tesbihatını bir şey kayıp etmezsin ama YÜCE ALLAH' ın rızasını kazanmak niyeti ile hediye ettiğin tesbih sana neler kazandıracak bir bilebilsen.
Bu gün ALLAH rızası için yerdeki taşı, poşeti çalı, çırpıyı topladın mı?
Bu gün ALLAH rızası için tanıdık, tanımadık hasta ziyaretinde bulundun mu?
Bu gün ALLAH rızası için elinden geldiğince ağaç dikip, yeşillikleri suladın mı ?
RÛM [İ:84.22, R:30.22] GÖKLERİN VE YERİN YARATILMASIYLA DİLLERİNİZİN VE RENKLERİNİZİN FARKLI OLMASI DA O'NUN AYETLERİNDENDİR. BUNDA,
İLİM SAHİPLERİ İÇİN ELBETTE İBRETLER VARDIRANKEBÛT [İ:85.43, R:29.43] BUNLAR BİZİM, İNSANLARA VERMEKTE OLDUĞUMUZ ÖRNEKLERDİR Kİ
İLİM SAHİPLERİNDEN BAŞKASI ONLARA AKIL ERDİREMEZ.ANKEBÛT [İ:85.49, R:29.49] HAYIR, O, KENDİLERİNE
İLİM VERİLENLERİN GÖĞÜSLERİ İÇİNDE AYAN-BEYAN AYETLERDİR. BİZİM AYETLERİMİZİ, ZALİMLERDEN BAŞKA KİMSE İNKÂR ETMEZ.YÂSÎN [İ:41.73, R:36.73] O
TÂHÂ [İ:45.54, R:20.54] YİYİN, HAYVANLARINIZI YAYIP OTLATIN. KUŞKUSUZ BUNDA, AKLI BAŞINDA İNSANLAR İÇİN İBRETLER VARDIR.
EN'AM [İ:55.142, R:6.142] HAYVANLARDAN YÜK TAŞIYANI DA YAYGI/DÖŞEK YAPILANI DA YARATAN YİNE O'DUR. ALLAH'IN SİZE VERDİĞİ RIZIKLARDAN YİYİN, ŞEYTANIN ADIMLARINI İZLEMEYİN! ÇÜNKÜ O SİZİN İÇİN AÇIK BİR DÜŞMANDIR
FECR 17 DOĞRUSU ŞU Kİ, SİZ
YETİME İKRAMDA BULUNMUYORSUNUZBAKARA 215 SANA, NEYİ İNFAK EDİP VERECEKLERİNİ SORUYORLAR. DE Kİ: "İNFAK ETTİĞİNİZ MAL VE NİMET; ANA-BABA, YAKINLAR,
YETİMLER, YOKSUL VE ÇARESİZLERLE YOLDA KALAN İÇİN OLMALIDIR. HAYIR OLARAK YAPTIĞINIZI ALLAH EN İYİ BİÇİMDE BİLMEKTEDİR."NİSA 36 ALLAH'A KULLUK EDİN. O'NA HİÇBİR ŞEYİ ORTAK KOŞMAYIN. ANA-BABAYA, AKRABAYA,
YETİM VE ÖKSÜZLERE, ÇARESİZLERE, YAKIN KOMŞUYA, UZAK KOMŞUYA, YANINIZDAKİ ARKADAŞA, YOLDA KALMIŞA, SİZE BAĞIMLI OLANLARA İYİ VE GÜZEL DAVRANIN. ALLAH, KASILIP BÖBÜRLENEN ŞIMARIKLARI SEVMEZ.
Bu ayet üzerine açıklama yapmak bana düşmez her şey açık ve net. Benim eklemek istediğim bütün bunların ne kadar günah ve zararlı olduğunu bilmemize rağmen o kör olası nefsimiz ayaklar altına alıp huyumuzdan vazgeçmiyoruz sabır gösterip içimizden Rabbimize sığınmıyoruz dedikodu veya gıybet edene hak veriyor onun durumuna düşüyoruz. Nasıl bir tat nasıl bir lezzettir dilinle hissedemediğin elinle tutamadığın gözünle görmediğin bir lezzet bir tat bir haz. Ama sonu hüsran, acı , keder. Yazıklar olsun ki bu duruma düşüp şeytanı güldürüp melekleri üzen bizlere. Yazıklar olsun ki nefsimize yeniliyor geleceğimizi tehlikeye sokuyoruz. RABBİM bizleri bu tür kötü durumlara düşmekten alıkoysun İNŞAALLAH.
İMANIN VE İSLAM' IN ŞARTLARINI YERİNE GETİRMEKLE GÖREV TAMAMLANIYOR MU?
YÜCE ALLAH AKIL, MANTIK VE DÜŞÜNME YETENEĞİNİ SADECE BİZ İNSANLARA BAHŞETMİŞ, DİĞER TÜM YARATTIKLARINI DA BİZLERİN EMRİNE VERMİŞ, DÜŞÜNCE YETENEĞİMİZLE TEKNOLOJİYİ DORUKLARA TIRMANDIRIYORUZ. ACABA BU DURUMDA DİNİ İNANÇLARIMIZ VE MANEVİ DUYGULARIMIZ DEJENERASYONA UĞRUYOR MU? SADECE İSLAM IN VE İMANIN ŞARTLARINI YAPAN VEYA ONU DAHİ YAPMAYAN SADECE KELİME-İ ŞAADET İLE YETİNEN MÜSLÜMANLARDAN MI OLUYORUZ ?
BÜRÛC 11
İMAN EDİP HAYRA VE BARIŞA YÖNELİK İŞLER YAPANLARA GELİNCE ONLAR İÇİN, ALTLARINDAN IRMAKLAR AKAN CENNETLER VARDIR. BÜYÜK BAŞARI İŞTE BUDUR.
A'RAF 42
İMAN EDİP HAYRA VE
BARIŞA YÖNELİK İŞLER YAPANLAR -Kİ BİZ, HER BENLİĞE ANCAK YARATILIŞ KAPASİTESİ
ÖLÇÜSÜNDE GÖREV YÜKLERİZ- İSE CENNETİN DOSTLARIDIR. SÜREKLİ KALACAKLARDIR ORADA.
BİR SEVGİ OLUŞTURACAKTIR.
YÜCE ALLAH akıl, mantık ve düşünme yeteneğini sadece biz insanlara bahşetmiş, diğer tüm yarattıklarını da bizlerin emrine vermiş, verdiği tüm yeteneklerimizle teknolojiyi doruklara tırmandırıyoruz, kendi özgüvenimizi geliştiriyoruz, kendimize büyük paylar çıkartıyor, bütün bunların RABBİMİZİN izni olmadan yapamayacağımızı bazen aklımıza bile getirmiyoruz. Kendimizi o kadar çok kaptırmışız ki nefsimize. Acaba kendimize çok güvenmek dini inançlarımızı ve manevi duygularımızı dejenerasyona uğratmıyor mu? İslamın ve imanın şartlarını yerine getiren veya onu dahi yapmayan sadece Kelime-i Şahadet ile yetinen müslümanlardan mı oluyoruz ? İmanın ve islamın şartlarını çok hafife alıyor, dünya hayatının toz pembeliğine kendimizi kaptırmış sürükleniyoruz. Namaz, oruç vs. ne kadar zor geliyor insan oğluna ama sorulduğunda bunlardan hesaba çekileceğimizin bilincindeyiz. |
Yapacağımız, yapmayacağımız veya özüne inerek yapılmayan ibadetler bizlerin geleceği olan cennet veya cehennemi kazanmamızı sağlayacaktır.Diyelim ki: Bir çok kitaplar okuduk, araştırmalar yaptık hep eskilere dayalı eserlerde dinimizi anlamaya, bulmaya çalıştık kelimelerin anlaşılamadığından ( veya işimize öyle geldiğinden )dolayı zorluklar yaşadık ve bıraktık incelemeleri. Halbuki o okuduğumuz eserler gönül gözü açılmış ALLAH dostlarının şaheserleri olup yaklaşık 1400 yıllık süreç içerisinde doğru ve yanlışları anlatarak bizlere yön veren kişilerdi. Eğer biraz bu dünya işlerinden vakit ayırıp, bilgisayarı, yabancı dilleri, v.s. gibi en zor şeyleri dahi öğrenip onlara vakit ayırabiliyor isek neden esas görevimizi öğrenmek için çaba sarf etmiyor doğruyu bulmaya çalışmıyoruz Ahiret hayatının varlığına inanmıyoruz, inanıyor isek neden hafife alıyoruz.Doğruyu bulmak için çaba sarf etmiyoruz. Şimdi iman ve islamın şartlarına baktığımızda ama görerek baktığımızda hiç de zor olmadığını hatta yapıldıkça dünya zevklerinin ne kadar sönük kaldığı görülecektir. |
Hele namazda ellerimizi kaldırıp ALLAH-U EKBER denildiğindeki yani ALLAH' IM tüm dünya hayatını arkama alıp seni karşımda görüyorum demek olur ki bunun hazzı hiç bir şeye değişilmez birde bütün bunları inanarak ve bilinçli yapıyor isek Cennet hayatı olmaz mı? Birde konuyu diğer yönüyle inceleyelim diyelim siz YÜCE ALLAH' A inanıyorsunuz ama iman ve islam esaslarının sonradan geldiğine onun için yapmanın gerek olmadığını veya bazı nedenlerden dolayı dinden soğuduğunuzdan yapmıyorsunuz toplum baskısı, saygın kişiliğiniz, el alem ne,der çevrem beni dışlar gibi dünya tutkularından dolayı ahiret hayatının olmayacağını kendinizi inandırmışsınız. Peki elbet bir gün HAK VAKİ OLACAK yani ölümü tadacağız siz burada sürdüğünüz hayatla ahiret yolculuğuna çıkacaksınız, islam ve iman esaslarına göre yaşamış olanlarda o şekilde yaşantısı ile çıkacak yolculuğuna. Şimdi bakalım eğer durum sizin düşündüğünüz gibi değil ise haliniz ne olur o secdeye koymadığınız alnınız, oruç tutmadığınız ağzınız, vücudunuz, ruhunuz benliğiniz dünya nimeti olarak vazgeçemediğiniz, dünya hayatı sizlere neye malolur hiç düşündünüz mü ? |
O halde zararın neresinden dönülürse kar sayılacağı, herşeyin inceden inceye hesaplanarak yaşadığımız bu yeryüzü yaşantımızda artık temkinli olup şartlara haiz yaşayıp TAKVA EHLİ olmak için çabalamanın zamanıdır.
CENAB-I HAKK' dan yapamadığımız ibadetlerimizi yapmış olarak, yaptığımız yanlışlıkları doğru olarak kabul etmesini niyaz ederim.
Çocukluğumuza, gençliğe adım attığımız ve buluğ yani artık aklımızı başımıza toplamamız gereken zamana, olgunluk ve nihayet yaşlılık dönemlerine bakıyoruz bir film şeridi gibi nasılda geçmiş geride kalan zaman. Hiç yaşanmamış gibi akıp gitmiş üzüntüleri, sevinçleri, gülüşleri, ağlamaları ibadetle veya eğlenerek. Bu dünyada geçecek olan süreyi bir cümlede toplamışız "Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için hemen ölecekmiş gibi ahiret için çalışalım." Peki şimdi şöyle bir kendimizi tartıyoruz. Elimizde bir terazi olsa bir kefesine bu dünya için yaptıklarımızı diğerine ahiret için yaptıklarımızı koysak hangisi ağır basar acaba. Bu bir vicdan muhasebesi yoruma her zaman açık kendimizi aldatmadan acaba kaçımız doğruyu söyleyebiliriz. Doldurmamız gereken terazinin A kefesi mi Yoksa B kefesi mi her nedense biz hep yakına bakmışızdır hayatımız boyunca şu anda ağırlık bu dünya içindir çoğumuzca diye tahmin ediyorum. Namazlarımızı kılıp oruçlarımızı tutuyor belki hacca da gitmiş olabiliriz ama bunlar direkt olarak bizimle ilgili konular ya diğerleri, başkalarına yardım konuları, ahiret kefesinin ne kadarını dolduruyor. Sevmek diyoruz, saygı diyoruz bunların olmadığı bir yerde, sadece kendimiz için yaşamak, ömrü bu yolda tüketmek hangi iman ve islami esaslara uyar. |
Hep beklentiler içerisinde geçmiş zaman öyle ki yaptıklarımızı hatırlamaya başladığımız yaştan beri hep beklemişiz bir şeyleri ama hiç düşünmemişiz ki beklediklerimiz bizlere zaman denilen sayaçla birlikte gelecektir ve o sayaç bir gün bize ömrün bitiminide beraberinde getirecektir. Ama nasılsa bunu hiç düşünmüyor aklımıza bile getirmiyoruz. Ömrün birgün biteceğini, ahiret ve hesap gününü belli zamanlarda bir anlık fasılalarla hatırlıyor hemen unutuluveriyor, tekrar dünya yaşamına dönüyoruz.Halbuki her şey o kadar açık bir şekilde anlatılmış ki YÜCE ALLAH tarafından "... dönüş yalnız banadır." peki O' na dönüş ne zaman olacak, bu ömür dediğimiz süreç ne zaman son bulacak bu hepimiz için merak konusu olmuştur. Halbuki burada önemli olan zamanın ne zaman dolacağı değil ne ile doldurulacağı. İşte bizlerin bilmesi gereken konu burası yoksa ne zaman dolacağı CENAB-I HAKK tarafından bilinmektedir onun için orası bizi ilgilendirmiyor vakti zamanı yalnızca O bilir. Bizlerin bilmesi gerektiği konuları açık bir şekilde bildirmiş olup çok çok kısa sürecek olan kısıtlı ömür çerçevesi içerisine yerleştireceğimiz resim ya korkunç bir sonu ya da güzel bir manzarayı tasvir edecektir. Bu çerçeveyi güzel resimlerle, yani güzel amellerle dolduralım ki sonsuzluk diyarında hep o güzellikler içerisinde yaşayalım. |
Son olarak şunları yazmak istiyorum zamanın nasıl hızla akıp geçtiğini anlamak için son 24 saatinizi düşünün veya bir mezarlık ziyaretinde bulunup hem sevap kazanın hem de mezar taşlarındaki doğum ölüm tarihlerini okuyun göreceksiniz ki çok genç yaşta olan da var yaşlı olanda o halde ömür dediğiniz nedir ki göz açıp kapayıncaya kadar geçen bir süreç değil mi? Önemli olan bu süreci hayırlı işler, güzel ameller ve ibadetlerle doldurabilmektir. YÜCE RABBİM hepimize hayırlı ömürler nasip etsin. AMİN.
ÖLMEKTEN KORKUYOR MUYUZ?
ÂLİ İMRAN 185 HER BENLİK
ÖLÜMÜ TADACAKTIR. HAK ETTİĞİNİZ KARŞILIKLAR SİZE, KIYAMET GÜNÜ, EKSİKSİZ BİR BİÇİMDE MUTLAKA VERİLECEKTİR. ATEŞTEN UZAKLAŞTIRILIP CENNETE SOKULAN KESİNLİKLE KURTULMUŞ OLACAKTIR. İĞRETİ-SEFİL HAYAT ALDATICI BİR YARARLANMADAN BAŞKA ŞEY DEĞİLDİR.
Bu soru zaman zaman aklımıza gelir veya başkaları tarafından sorulur. Acaba korkuyor muyuz. Hemen hepimiz "ölümden korkulur mu nasıl olsa hepimiz bir gün tadacağız" diye tepki veririz. Ben ise korkuyorum neden mi?Diyelim eşinizi dostunuzu görmeye ve yanlarında bir kaç gün geçirmeye gidiyorsunuz tabi hazırlık yapmak gerekiyor valizler, bavullar hazırlanıyor giyecekler, takılar v.s. yolda yemek üzere yolluklar, yiyecekler. Veya yazlığa, kışlığa gidilecek günler hatta aylar önceden büyük bir heyecan ve telaşla notlar alınıyor, kazaklar, veya mayolar, kayak takımları, olta takımları, arabanın bakımı her şey mükemmel olmalı eksik bir şeyler kalmasın sakın ha oralarda rezil olmayalım başkalarına karşı bir kaç gün geçireceğimiz tatil burnumuzdan gelmesin. Hazırlıklar tamam yola çıkış ve hedefe varış ne için gelecekte !!! yaşanacak günlere ve dünya hayatında daha zinde olabilmek için. Hazırlıklar tamam unutulan bir şey yok tatil için her şey mükemmel gidiyor çünkü alınması gerekenler valizlere yerleştirilmiş ve hedefe kendimizden emin varılmış, kimseye rezil olmadan yerleşmiştik. Öyle ya eksiklerimiz olsa millet ne der oralarda. |
ENBİYA 35 HER CANLI,
ÖLÜMÜ TADACAKTIR. BİZ BİR İMTİHAN OLARAK SİZİ ŞER İLE DE HAYIR İLE DE DENİYORUZ. SONUNDA BİZE DÖNDÜRÜLECEKSİNİZ.
Dışarı da yağmur yağarken korunmak için şemsiyemizi açmamız, soğukta kalın, sıcakta ince giyinmemiz falan filan. Her duruma, her şarta göre hazırlık yapılması gerekmektedir gelecek misafirler için yemek hazırlığı, nişan,düğün, askerlik, sınav hazırlıkları, hazırlık hazırlık hep hazırlık Şu ana kadar yazdıklarım üzerinde, yaşadığımız dünya için geçerli idi ve bu misaller bizlerin sosyal durumumuz veya yaşantımızla ilgili olarak çoğaltılabilir. Şimdi gelelim esas meseleye yani benim ölüm korkumun sebebine:Dünya hayatında varılacak hedefe göre bir takım hazırlıklar yapılıyor hep. Nedeni başkalarına karşı rezil veya mağdur olmayalım diye peki Şairin dediği gibi " Nerede, nasıl, kaç yaşında " olacağı belli olmayan büyük yolculuğa yani AHİRET yolculuğuna acaba gereği gibi hazırlanıyor muyuz, valizlerimiz her an dolu mu? Acaba günah valizimiz mi daha ağır sevap valizimiz mi, kendimizi test etmek açısından önceki makalemizde belirttiğimiz "BUGÜN ALLAH RIZASI İÇİN NE YAPTIN ?" konularını bir daha gözden geçirirken bunlara ilaveten farz görevlerimizi yerine getirebiliyor muyuz, kul hakkına azami ölçüde dikkat ediyor muyuz ? |
CÂSİYE 21 KÖTÜLÜKLERE CESARETLE DALANLAR SANIYORLAR MI Kİ, BİZ KENDİLERİNİ,
İMAN EDİP HAYRA VE BARIŞA YÖNELİK İŞLER YAPANLARLA AYNI TUTACAĞIZ. HAYATLARI
VE ÖLÜMLER
ONLARLA AYNI MI OLACAK?! NE KÖTÜ HÜKÜM VERİYORLAR BUNLAR!
TAKVA EHLİ olma yolunda ne kadar mesafe kat ediyoruz, sevgi ve saygının değer yitirdiği günümüzde başkalarına yapacağımız maddi veya manevi yardımlarımızdan, ibadetlerimizden kazanacağımız sevaplar veya elim yazmaya gitmiyor ama her tür kötülüklerden, yasakların yapılması halindeki işleyeceğimiz günahların bizlerin ahiretteki yerimizi belirleyeceği bir gerçektir. Bizlerin günah valizleri ile dolu bir yolculuğa çıkmamızın nelere malolacağının bilincine varmamız ve davranışlarımızı ona göre ayarlamamız kendi geleceğimiz açısından önemli değil mi. Biz insanlar her nedense çoğu konularda ön yargılı davranıyor sadece önümüze yani yakın geleceğe bakıyor, hayatımıza ona göre yön veriyoruz. Halbuki gelecek sadece sonsuza dek sürecek olan ahiret katında olacak. Bu dünyada yapacağımız her türlü iyilik veya kötülük bizlerin yerini belirler. Durum böyle iken günahlarla dolu bir valizle yolculuğa çıkıp varılacak yol üzerinde geçeceğimiz Sırat köprüsü başında "Bütün Ümmetim geçmeden Ben buradan ayrılmam" diyen Sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa ( S.A.V.) Efendimiz'in yüzüne nasıl bakacağız. Bu dünyada tatile gittiğimizde yaşanan aksiliklerden dolayı insanlara rezil olma korkusu yaşamamak için bin türlü hazırlık yaparken sevap valizimiz boş, günah valizimiz dolu olarak, bizleri doğru yola iletmek için türlü güçlükler yaşamış olan O Mübarek kişinin yüzüne günahkar olarak nasıl, bakacağız. |
Peygamberimizin YÜCE ALLAH' IN emirlerini tebliğ etmekte iken çektiği sıkıntılar sırf bizlere doğru yolu buldurmak ve cennetimizi kazandırmak için değil miydi. Bizler günahkar kullar olarak yanından nasıl geçip gideriz. Bir sürü yalan dolanlarla riyakarlıklarla kul hakları ile menfaat sağlamak sadece bir göz açıp kapatıncaya kadar sürecek olan bu dünya hayatı için sürecek olan aldatıcı güzellikler için değer mi ? Kendimizi aldatıp yalancı sarhoşluğun içerisinde hayal alemine dalmak sonsuzluk hayatımızı zehir etmemize neden olacaktır. Peygamber Efendimiz' in önünden yüzümüz karararak, başımız önümüzde geçtik peki Bizleri yaratan, türlü nimetler sunan, yarattığı her şeyi bizlerin emrine veren YÜCE RABBİMİZ' İN karşısına nasıl çıkar ne yüzle CEMALİNİ görmeyi arzularız, ne yüzle vuslata ermemizi isteriz. İşte beni korkutan bu dünyanın sonu ahiretin başlangıcı olan ölümün böyle sonuçlanmasından korkuyorum, korkuyorum, korkuyorum. YA RABBİM bizleri SENİN CEMALİNİ yüzü ak olanların gördüğü gibi görmemizi nasip eyle. Bizlere Habib'im dediğin Peygamberimiz Hz.Muhammed Mustafa ( S.A.V.) Efendimiz'inde yanında yer. SENDEN af ve mağfiret diliyoruz AFFET ALLAH'IM BİZLERİ. |